Quantcast
Channel: gebelik | Kadınlar Kulübü
Viewing all 239 articles
Browse latest View live

Yalancı Gebelik Belirtileri Nelerdir?

$
0
0

Yalancı hamilelik nedir? hamile olmadan gözlenen bu durumda yalancı gebelik belirtileri nelerdir? Kişinin kendisini hamile hissetmesinin nedenleri neler olabilir?

Yalancı gebelik bir kadının kendisini hamile hissetmesidir. Bu durum gerçeğe çok yakın belirtiler verir. Tahlil ile yapılan gebelik testlerinde kadının hamile olmadığı anlaşılsa bile dışarıdan bakıldığında hamile bir kadından farksız belirtiler gösterir. Bu durum ileriye giderek kişinin çevresinde hamile olduğuna inanabilir.

Yalancı Gebelik Belirtileri

  • Adet görmeme
  • Bulantı ve kusma
  • Büyün memeler
  • Şişen karın
  • Anne adayının bebeği hissettiğini söylemesi
  • Kilo alma

Yalancı gebelik belirtileri bazen hamileliğin başlangıcı kabul edildikten sonra birkaç sürerken bazen ise 9 ay kadar devam edebilir.

Yalancı Gebelik Tedavisi
Doktor kontrolünden sonra anne adayına hamile olduğu söylenikten sonra belirtiler hala devam ediyorsa psikokolog ve jinekolog birlikte çalışarak hastanın tedavisini devam ettirirler. Hastanın varsa fiziksel rahatsızlığı tedavi edildikten sonra psikolojik tedavisi devam ettirilir. Bu durum özellikle çok istemesine rağmen hamile kalamayan kadınlarda rastlanır. Beynin hamileliği kabul edip hormonları bu yönde düzenlemesi olarak açıklanabilir. Çok yaygın bir durum değildir.


Hamile iken adet olunur mu?

$
0
0

Hamileliğin en bilinen belirtisi adet kanamasının kesilmesidir. Peki hamile iken adet olunur mu? Halk arasında “üstüne görme” olarak bilenen bu durum nedir?

Hamile iken adet olunur mu?

Adet kanamaları kadınların ortalama 28 ile 35 gün arasında değişen sağlıklı yumurtlamadan kaynaklanan durumdur. Çok yaygın olmasa bile bazı kadınlar hamile iken adet görebilir. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Yada kişi adet olduğu için hamile olduğunu çok geç farkedebilir.

Hamilelikte Adet

Normal şartlarda gebelik döneminde yumurtlama olmadığı için adet kanamaları da olmaz. Bu durum bazen istisnai durumlar ile ortaya çıkabilir. Her adet kanamasının yumurtlamadan kaynaklı olmadığını bazen rahimden kaynaklanan bazı sağlık sorunlarından dolayı kanamalar oluşabileceğini unutmamakta fayda var.

Eğer adet olduğunuz halde gebelik şüpheniz varsa test yaptırmanızda fayda vardır. Ailenizde gebelik döneminde adet kanaması yaşayan akrabalarınız varsa bu durumda genetik faktörlerin etkili olduğunu ve sizin de böyle bir durum ile karşı karşıya olabileceğinizi unutmayın.
Hamilelik döneminde bebeğin anne rahmine tutunması sırasında kanamalar olabilir. Bu normal bir durumdur. Bir çok kadın bunu adet kanaması zannederek hamile olduklarının farkına varmaz. Özellikle düzensiz adet döngüsüne sahip olan kadınlar hamile olduklarını karın şişmesi yada bebeğin hareketlerini hissetmeye başladıktan sonra fark edebilirler.

Hamilelikte Saçı Boyamak Zararlı Mı?

$
0
0

Hamilelikte saç boyanmalı mı boyanmamalı mı? Hamilelikte saçı boyamak zararlı mı? Bu konuda oluşan görüş ayrılıklarından hangisi doğrudur?

Hamilelikte Saçı Boyamak Zararlı Mı?

Minik bir canlı ile aynı vücudu paylaştığınız hamilelik döneminde vücudunuza olabildiğince dikkat etmeniz gerekir. Bunu sadece tükettiğiniz gıdalar ile değil kullandığınız ürünler ile de buna özen göstermeniz gerekmektedir.

Hamilelik döneminde kimyasallardan uzak durmanız sizin ve bebeğinizin sağlığı açısından en önemlisidir. Saç boyası konusunda acaba bebeğim zarar görecek mi diye soran anne adayları için yapılan araştırmalarda bebeğe direk olarak etki etmediği ancak ileri yaşlarda bebekte bazı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabileceğine yönelik araştırmalarda vardır. Bebeğinizin sağlığı için en ideal olan hamilelik dönemi boyunca kimyasal içeren tüm ürünlerden uzak durmaktır.

Anne adayının mutlaka saçını boyatması gerekiyorsa organik ve diğer boyalara göre daha az kimyasal madde içeren boyaları tercih etmesi gerekiyor. Bununla birlikte kanınıza daha az yabancı madde karışacak ve bebeğiniz çok daha az etkilenecektir. İdeal olan hamilelik düşüncesi içindeki kadınların saçlarını hamilelikten 3 ay öncesine kadar boyadan arındırmalarıdır.

Yapılan bazı araştırmalar ise hamilelik sonrası emzirme döneminde saç boyatmanın süt ile bebeğe kimyasal geçebileceği için zararlı olduğu yönündedir.

Menstrual kap ile hamile kalma

$
0
0

Kadınların en büyük arzularından olan anne olabilmek için uygulanan farklı uygulamalardan biri de menstrual kap ile hamile kalma yöntemidir. Yapılan araştırmalar etkili bir yöntem olduğunu söylüyor.

Menstrual kap ile hamile kalma

Hamile kalmak bazı kadınlar için diğerlerine göre daha zor olabiliyor. Uzun zamandır hamile kalmak istiyor ancak istediğiniz sonucu henüz alamadıysanız ilk olarak bir kadın doğum uzmanına giderek sizin yada eşinizin bir sağlık problemi olup olmadığınız öğrenmelisiniz. Sağlık problemi yoksa süreci hızlandırabilmek için menstrual kaplardan yardım alabilirsiniz.

Menstrual Kap İle Nasıl Hamile Kalınır?

  • Satın aldığınız menstrual kabının kullanım talimatlarını dikkatli bir şekilde okuyun.
  • Menstrual kabın içerisine sperm hücrelerini yerleştirin.
  • Daha sonrasında ise kabı vücudunuza yerleştirin.
  • Vücut sıvısı ile aktive olacaktır.
  • Menstraul kabı vajinanızda ortalama 6 saat tutmanız yeterli olacaktır. Kullanım talimatlarına uygun olarak 12 saati geçmemesine dikkat edin.
  • Sonrasında ise menstrual kabı dikkatli bir şekilde çıkartın.
  • Bu yöntem işe yararlılığı yüksek ve etkili bir hamile kalma yöntemi olsa bile kesin olumlu sonuç getirmeyebilir.

Hamilelikte Mide Yanması Nasıl Geçer?

$
0
0

Gebelikte kadınların en önemli şikayetlerinden biri de mide ekşimesidir. Hamilelikte mide yanması nasıl geçer? Özellikle ilk aylarda sıkça karşılaşılan bu duruma karşı nasıl önlemler alınmalıdır?

Hamilelikte Mide Yanması Nasıl Geçer?

Hamilelikte mide yanmasının temel nedeni değişen hormonlardır. İlk aylarda hormonlara bağlı mide yanması şikayeti daha fazla olurken ilerleyen zamanlarda bebek anne karnında büyüdükçe mideye baskı uygular ve yanması (asit reflüsü) sorunu ortaya çıkmış olur.
Gebelik döneminde vücutta progesteron hormonlarında artış olur. Bu durum hem rahim kaslarında hemde mide de açılmalar yapar ve yemek borunuza mide asidinin gitmesine neden olur.

Gebelik sürecinde hormonlara bağlı olarak mide yanması yada ekşimesi normal sayılabilir. Eğer çok fazla şikayetiniz varsa ilk olarak doktorunuzla görüşmeli ve ondan tavsiye almalısınız.

Gebelik sürecinde aşırı baharatlı ve yağlı gıdalardan uzak durmanız hem bebeğin sağlığı hemde sizin mide yanması şikayetleriniz için önemlidir. Fazla miktarda tüketilen asitli gıdalar, kahve , yüksek miktarda şeker içeren şeker ve çikolatalardan da uzak durmanız gerekir.
Gebelik döneminde kullandığınız kalsiyum yada demir ilaçları varsa bunların midenize en az yıpratacağı saati öğrenmek için doktorunuzla konuşun.

Yemeklerden sonra midenizde rahatsızlık hissederseniz sakız çiğnemek iyi bir alternatif olabilir. Porsiyonlarınızı küçük bir şekilde hazırlayarak gün içerisinde yavaş yavaş tüketmeye özen göstermelisiniz.

Hamilelikte Cilt Bakımı

$
0
0

Gebelik dönemi vücut için farklı bir dönem olduğu için hamilelikte cilt bakımı son derece önemlidir. Bu dönemde oluşan çatlaklar ve cilt kuruluğu ile nasıl başa çıkabilirsiniz

Hamilelikte Cilt Bakımı

Hamilelik dönemi hormonel ve fiziksel değişikliklerin en hızlı ve en belirgin bir şekilde oluştuğu dönemdir. Bu dönemde sivilce, çatlaklar, lekeler ve cilt kuruluğu normal zamana göre çok fazla görülecektir. Bu durum ile başa çıkabilmek için uygulayabileceğiniz bazı yöntemler vardır.

Hamilelikte Cilt Bakımı

Hamilelikte Cilt Bakımı

Hamilelikte Cilt Bakımı Nasıl Olmalıdır?

  • Hamilelik düşüncesi içinde iseniz cilt bakımınıza gebelik öncesi başlamak sizin için çok daha sağlıklı olacaktır.
  • Cildinize ilk aylardan itibaren bakım yağları uygulayın. Özellikle karın ve bacak bölgenizi çatlak için önerilen bakım yağlarını uygulayın.
  • Su içmek cildin kuruması ve çatlamasını önlemede en önemli yollardan biridir. Gün içerisinde yeteri kadar su içtiğinizden emin olun.
  • Düzenli olarak peeling yapın. Cildinize peeling uygularken kimyasal içermeyen doğal peelinglerden faydalanın.
  • Gün içerisinde cildinizi size uygun olan ve kaliteli bir nemlendirici ile nemlendirin.
  • Akşamları yatmadan önce cildinize hafif masajlar uygulayın.
  • Gebelik sürecinde hafif tempolu yürüyüşler yapmak hem bebeğinizin hemde sizin sağlığınız için son derece önemlidir.
  • Kullandığınız tüm ürünlerde kimyasallardan uzak durmaya çalışın.
  • Temizleyici olarak saf zeytin yağı sabunu dışındaki sabunları kullanmayın. Cildinizde kuruluğa neden olabilir.
  • Güneş kremi seçerken leke karşıtı olmasına daha fazla olmasına dikkat edin.
  • Kullandığınız ürünleri doktorunuz ile paylaşın.

Hamilelikte Diş Bakımı Nasıl Olmalıdır?

$
0
0

Hamilelik döneminde ağız ve diş sağlığı son derece önemlidir. Hamilelikte diş bakımı nasıl olmalıdır? Gebelik döneminde diş sağlığını korumak için neler yapılmalıdır?

Hamilelikte Diş Bakımı Nasıl Olmalıdır?

Hamilelikte vücuttaki enfeksiyonlar doğrudan bebeğe geçebilir. Yapılması gereke gebelik öncesi diş hastalıklarının bitirilmesi olmalıdır. Eğer hamile iseniz bebeğinizin sağlığı için dikkat etmeniz gerekenler nelerdir?

Hamilelik düşüncesi içerisinde olan kadınların hamile kalmadan önce dişlerdeki çürük, dolgu yada diğer tedavileri tamamlamış olmaları gerekiyor. Hamile iseniz ilk 3 ay bebeğin gelişimi açısından diş doktorunuza hamile olduğunuzu söylemelisiniz. Kulllanacağınız ilaçlara dikkat etmeniz gerekiyor.

Diş bakımınızı hamilelik sürecinde ihmal etmemeniz gerekiyor. Vücudunuzdaki kalsiyum miktarının önemli bir kısmını bebeğiniz ile paylaştığınız için tükettiğiniz besinlerin kalsiyum açısından yeterli olup olmadığına dikkat etmeniz gerekiyor.

Gebelik döneminde diş fırçalamnıza dikkat edin. Gün içerisinde ağızda oluşan bakterileri engellemeniz gerekiyor. Kullanacağınız diş macunlarını yutmamaya çalışın. Doğal diş macularını tercih edin. Diş fırçalama işleminden sonra kullanılan diş temizleme sularından özellikle içerisinde alkol olanlardan uzak durmanız gerekiyor.

Düzenli aralıklar ile diş bakımızı yaptırın. Doğum sonrası mineral kaybı olan dişlerde zayıflamalar olacağı için dişçinizden randevu alabilirsiniz.

Miyom Kısırlık Sebebi Midir?

$
0
0

Miyom Kısırlık Sebebi Midir? Miyomlar, kadınlarda en sık görülen iyi huylu tümörlerdir. Rahim düz kas dokusundan oluşan ve yaklaşık olarak 1-1,5 santimetre büyüklükte olabilen miyomlar, 30-35 yaşın üzerindeki kadınların çoğunluğunda görülür. miyomların çoğu kadında her hangi bir zararlı etki göstermez. Üreme hormonları miyomların sayısında ve ebatlarında artışa sebep olur ve bu sebeple de üreme çağında ve gebelik döneminin başlarında miyomlar artar. Fakat östrojen hormonu azalınca, menopoz yaklaşınca miyomlar da yavaş yavaş küçülür.

Miyom Kısırlık Sebebi Midir?

Miyomlar genellikle pek fazla belirti vermez ve rutin jinekolojik muayenelerde fark edilir. Miyomlar, yerleştiği alana, ulaştığı büyüklüğe ve sayılarına göre kadında birtakım şikayetlere sebep olabilir. Bu sebeple de  miyomların kısırlık nedeni olup olmadığı merak edilir. Ancak miyomların gebeliğe engel olma, var olan gebeliğe zarar verme gibi riskleri çok düşüktür. Fakat yine burada da miyomun yerleştiği yer, boyutu ve sayısı bu etkiyi belirler. Çünkü rahim tabakasının yakınındakiler ise yumurtanın gelişmesini engelleyebilir, tüplerin yakınındakiler ise sperm ve yumurtanın döllenmesine engel olabilir. Bu bakımdan en doğrusu gebelik öncesinde detaylı bir jinekolojik muayeneden geçmektir.

Miyom hangi belirtiler verir?

Miyomlar rahimde oluşursa genelde her hangi bir şikayet ya da belirti gözlenmez. Ancak rutin bir jinekolojik muayenede doktor tarafından tespit edilir. Zaten tüm miyomlar düşünüldüğünde sadece % 15’i kadını rahatsız edecek şikayete sebep olur. Bu bağlamda miyomlar genel olarak adet kanamasının normalden uzun sürmesi şeklinde belirti verir ki, bu tür durumlarda da kadında anemi gözlenir. Bunun dışında karında ağrı ve şişlik, bacak, bel, kasık ve sırt ağrıları, cinsel ilişki sırasında ve adet döneminde ağrı, sık sık idrara çıkma, idrar kaçırma, çok şiddetli kabızlık gibi şikayetler de miyom kaynaklı olabilir. Ayrıca gebelik öncesinde ya da gebelik esnasında ortaya çıkan miyomların anne kadını olumsuz etkiler, ancak anne karnındaki bebeğe her hangi bir zarar vermez.

Miyomlar nasıl şikayetler yaratır?

Miyomların yarattığı şikayetleri bulundukları yer ve miyomun sayısı, büyüklüğü belirler. Bu bakımdan rahim içinde oluşan miyomlar ağrı, fazla miktarda kanamaya ve hatta kısırlık bile yapabilir. Rahim duvarı içindeki miyomlar kanama, rahim dışına doğru büyüme gösteren miyomlar ise idrara torbasına ve kalın bağırsağa baskı yaptığı için sık sık idrara çıkma ya da idrar kaçırmaya sebep olabilir.  

Miyomlar ve kısırlık ilişkisi

Uzmanlar; rahim dışına doğru ilerleme gösteren miyomların gebeliği engellemediğini, fakat rahim içi boşluğunda oluşan miyomların gebeliğin hem var olmasına hem de gelişmesine zarar verdiğini düşünmekteler. Çünkü rahim içi boşluğunda oluşan miyomlar embriyonun tutunacağı yere zarar veriyor ve rahim içinin doğal dokusunu bozuyor. Ayrıca rahim ağzında oluşan miyomlar da rahim ağzına zarar verdiğinden, spermler cinsel ilişki ile rahim içine giremeyebiliyor. Bu da gebeliğin gerçekleşmesinde engel teşkil eder. Bir de tüplere yakın yerlerde oluşan miyomlar büyüyerek tüplerin tıkayabilir ya da tüplerle yumurtalık arasındaki dokuyu bozabilir.

Miyom tedavisi nasıl yapılır?

Eğer hiçbir şikayete yol açmıyorsa ve sadece rutin bir muayenede tespit edildiyse miyomların tedavi edilmesine gerek duyulmaz. Böyle durumlarda doktor yılda 1-2 kez kontrole çağırabilir. Doktor, miyom sayısının arttığını, ebatlarının büyüdüğünü tespit ederse ameliyatla miyomları alır. Miyomların ameliyatla alınması için en az 5 santimetre büyüklüğünde olması gerekir. Fakat bazı durumlarda 5 santimetreden küçük miyomlar da şikayete sebep olabiliyor. O durumda da ameliyat gerekebilir. Rahim içindeki miyomlarda genellikle ameliyat uygulanıyor. Ameliyatla sadece miyom alınırsa myomektomi, hem miyom hem de rahim alınırsa histerektomi adı veriliyor.

Miyom ameliyatına karar vermede kadının yaşı, gebelik isteyip istememesi, miyomların sayısı ve büyüklüğü gibi kriterlere bakılır. Bu bağlamda eğer miyomlar çoksa, büyükse, hasta 40 yaşın üzerindeyse, histerektomi yapılır, rahim ve miyomlar birlikte alınır. Aksi halde myomektomi sonrasında ileriki yaşlarda miyomların yeniden oluşma riski bulunmaktadır. Miyom tedavisinde ilaç kullanımı pek tercih edilmez. Zira ilaçları bırakınca miyomlar yeniden ortaya çıkabilir.

Kaynak:

https://www.bulenttiras.com/miyomlar-hamilelige-engel-mi


Hamilelikte Ne Kadar Kilo Almak Normadir?

$
0
0

Hamilelik döneminde kadınların aklına takılan en önemli konulardan biri de kilo alımıdır. Hamilelikte ne kadar kilo almak normaldir? Gebeliğin başlangıcındaki kilonuz burada belirleyici olacaktır.

Hamilelikte Ne Kadar Kilo Almak Normadir?

Gebelik döneminde kadınların sağlıklı ve dengeli beslenmesi temel noktadır. Tükettilen gıdalar doğrudan gelişmekte olan bebeğe geçer. Bebeğin sağlıklı beyin ve vücut gelişimi açısından eksiksiz beslenmeye çalışan anne adayı dokuz aylık süreç içerisinde alması gerekenden fazla kilo alabilir.

Hamilelikte değişen vücut hormonları, fiziksel aktivitenin kısıtlanması, vücudun kendisini doğuma hazırlaması gibi nedenler kilo alımının neden olur. Gebeliğin başlangıcında boy – kilo hesabına göre zayıf olan anne adayının 15 ile 17 kilo alması normal sayılabilir. Normal kilo da olan anne adayının ise alması gereken kilo 9 -12 kilo arasıdır. Hamile kaldığında fazla kilosu olan kadınların ise 7-8 kilo alması doğru kabul edilir.

Anne adayları için asıl önemli olan konu ise sağlık durumlarıdır. Gebelik diyabeti, fiziksel olarak kilo alınması ile sorun yaratacak sağlık problemleri gibi bir durum varsa değişiklik gösterecektir. Gebelik döneminde ne kadar kilo almanız gerektiği konusunda en doğru cevabı doktorunuzdan alabilirsiniz.

Anne adaylarının sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı ile beslenmesi gerekiyor. Gebelik açısından sorun yaratmayacak hafif egzersizler ile kilo kontrolü sağlamanız kolaylaşacaktır. Egzersizler doğum sürecinizin daha rahat geçmesine de destek olacaktır.

Hamilelikte Hangi Sporlar Yapılmalıdır?

$
0
0

Gebelik döneminde kadınların en kararsız kaldığı konulardan biri spordur. Hamilelikte hangi sporlar yapılmalıdır? Sizin ve bebeğinizin sağlığı açısından sorun olmadan spor yapmanız mümkündür. İşte hamilelik için doğru sporlar.

Hamilelikte Hangi Sporlar Yapılmalıdır?

Hamilelik döneminde kilo artışının önüne geçebilmek, vücudun esnekliğini korumak ve doğumu kolaylaştırmak için spor yapılması gerekiyor. Anne adaylarının ise aklındaki en büyük soru acaba spor yapmak bebeğime zarar verir mi?

Hamilelikte Hangi Sporlar

Hamilelikte Hangi Sporlar

Hamile olduğunuzu öğrendiğinizde sağlıklı ve spora uygun olup olmadığınıza doktorunuz karar vermelidir. Gebeliğin ilk aylarındaki risklerden dolayı doktorunuz bu konuda en sağlıklı kararı verecektir.
Anne adayı ve bebeği için herhangi bir sağlık sorunu bulunmuyorsa, çok fazla yorulmadan ve aşırı terlemeden spor yapmak uygun olacaktır. Ağır ve ani hareket gerektiren sporlardan kaçınmalısınız.
İdeal spor olan yüzme, pilates, yürüyüş, dans kaslarınızın çalışmasına yardımcı olur. Kilo kontrolü sağlamanızda fayda sağlar. Esnek kaslara sahip olmak daha sağlıklı ve kolay bir doğum geçirmenize de destek olacaktır.

Hamilelikte Ödem Nasıl Engellenir? Nasıl Atılır?

$
0
0

Ödem yani  bedenin bir yerinde meydana gelen şişlik, dokuların içinde sıvı birikmesi ile karakterize olan akut bir tıbbi durumdur. Hamilelikte ödem nasıl giderilir? ne yapmalı? makalemizde hamilelikte ödem atmak için ne yapmalı? konusuna yer verdik.
Ödem, hamile kadınlarda sık görülür. Ellerde, bileklerde, bacaklarda yüzde ve ayaklarda şişme yapar. Hamilelikte vücut daha fazla su tutma eğilimindedir.
Bu sorunla mücade etmenin çeşitli yolları vardır. İşte gebelikte şişkinlik ödeme son veren önemli ipuçları.

Tuz Alınımı Azaltın
Tuz ödem yapan gıdalardandır. Özellikle marketlerde satılan abur cuburlar, işlenmiş gıdalar tuz oranı yüksek yiyeceklerdir,
sağlıklı bir hamilelik için bu tür gıdalardan uzak durun ve tuzlu gıdalara sınır getirin.

Su içmek ödem attırır mı? sorusuna verilebilecek tek cevap elbette su, bedeninizi şişkinlikten, ödemden kurtaran en önemli etkenlerdendir.
Su içimini gün içine yayarak, günde 1,5- 2 litre su içmelisiniz.
Su içmek ödemi söktürmekle kalmaz, kolay bir doğum geçirmenizi de sağlar.
hamilelikte_odem_nasil_giderilir (2)

Ayaklarınızın altına yastık koyup, bel seviyenizden yüksek tutarak kan akışını artırabilir böylece ayak şişmelerini önleyebilirsiniz.
Bu yöntemi 10-20 dakikadan fazla uygulamayın.

Sıcaklık ödeme neden olan etmenlerdendir.
Yaz aylarında mümkün mertebe sıcakta dolaşmayın, şayet dışarı çıkmak zorundaysanız, serin yerlerden geçmeyi tercih edin.
Şişliği azaltmak ve ağrılarınızı hafifletmek için bacaklarınıza ve ayak bileklerinize 10 dakika soğuk su torbası ile kompres uygulayın.
Günlük diyet listeniz meyve ve sebze ağırlıklı gıdalardan oluşsun.

Potasyun zengini yiyecekler ödem belirtilerini azaltmakta büyük rol oynarlar.
hamilelikte_odem_nasil_giderilir (5)

Hamileliğiniz boyunca, çok uzun süre bir yerde oturmayın.
Bu durum ağrıyı ve şişliği tetikleyebilir.
Doktorunuza danışarak egzersiz yapabilir, ya da en azından yürüyüş yaparak hareket edip kan dolaşımını artırabilirsiniz.
Ayaklarınıza soğuk su tutmak da şişliği alan yöntemlerdendir.
Dar elbiseler kan akışını engelleyerek ödeme sebep olan faktörler arasında yer alır.
Bol ve rahat giysiler giyip, dar, sıkı kıyafetlerden uzak durun.

Yumurtlama Dönemi ile Hamile Kalma Şansınızı Arttırın!

$
0
0

Yumurta bırakmak için yumurtalıkların tetiklendiği döneme yumurtlama dönemi adı veriliyor ve bu dönemde yaşanacak ilişkilerde hamile kalma ihtimali da çok daha fazladır. Adet dönemine bağlı kalarak yumurtlama dönemi hesaplaması da yapabiliyorsunuz. Sonraki döneme geçiş yapılmadan önceki 12 ila 15. gün olarak not alabilirsiniz. Bu hesaplama birçok sitede farklı şekillerde yapılıyor ancak en doğru yöntem budur.

Yumurtlama Döneminin Belirtileri

  • Bu dönemde vajinadaki akıntı oranı normale nazaran artış gösterecek ve bu akıntı sıvı bir hal alacaktır. Yumurtlama döneminin en önemli belirtilerinden bir tanesidir.
  • Vücut ıssısı bu dönem öncesinde artış gösteriyor ve kişi bunu bariz bir şekilde hissedebiliyor.
  • Kasık ağrısı tek taraflı meydana gelir ve belirgin bir hal alır.
  • Göğüsler daha hassas bir hal alır ve şişlik durumunda bariz bir şekilde artış gözlemlenir.
  • Bazı kadınlar şiddetli karın ağrısından yakınırken bazı kadınlar bu dönemi daha ağrısız bir şekilde atlatabiliyor.

Yumurtlama Dönemi Nasıl Hesaplanır?

Yazımızın başında da bahsetmiştik ancak dilerseniz daha basit bir tanımlama yapalım ve soru işaretlerine de bu sayede son vermeye çalışalım. Adetiniz düzenli gerçekleşiyorsa ve herhangi bir aksama yaşamıyorsanız, adet kanamasının gerçekleşeceği tarihten 14 gün öncesine gidiyorsunuz. Yumurtlama dönemini bu şekilde hesaplayabilir ve ilişkilerinize de bu güne denk getirerek hamile kalma şansınızı belli oranda arttırabilirsiniz.

Ovulasyon-Yumurtlama tarihi hesaplamak için Tıklayın !

Hızlı Hamile Kalmak İçin 9 Öneri Tıklayın !

Gebe kalmak için neler yapılmalı? Tıklayın !

Kolay Ve Hızlı Hamile Kalma Yolları için Tıklayın !

Gebelik ve emzirme döneminde oruç

$
0
0

Gebelikte oruç tutmak, islamiyette muafiyet gerektiren özel durumlardan birisidir. Ancak bazı annelerin, gebelikte oruç tuttuklarını görmekteyiz. Oruç tutmanın hem anne hem de gelişmekte olan bebek için sakıncaları vardır.

Gebelikte annenin düzenli ve sağlıklı beslenmesi gerekir. Düzenli ve sağlıklı beslenildiğinde, hem anne daha sağlıklı olacaktır, hem de bebeğin gelişimi daha sağlıklı olacaktır. Bu yüzden oruç tutmanın gebeler için sağlıklı bir seçim olmadığı söylenebilir.

Uluslar arası bir çalışmada oruç tutan gebelerin, %50’sinini oruç tutarken zorlandıkları, 1/3’ü ise aç kalmanın yan etkileri yaşadıkları belirtilmiştir.

Gebelikte beslenme günde 3 öğün eşit aralıklarla alınması prensibine bağlıdır. Halbuki oruç tutulması durumunda bu prensibe uyulamayacak ve uzun süreli açlık yaşanacaktır. Aç kalınan dönemin de gündüz saatleri, fiziksel aktivitenin çok olduğu dönemde olması, anneyi rahatsız edecektir. Normalde açlığa uzun süre dayanılabilirken gebelikte bu süre üçte bir oranında daha kısadır.

Beslenmenin zayıf olması kanda düşük şeker seviyelerine, düşük şeker seviyesi de yağ hücrelerinin yıkımına, bu da kanda keton cisimciklerinin artmasına neden olacaktır. Ayrıca normal gebelikte ensüline bir direnç söz konusudur. Yani şeker düşürücü hormona hücre cevabı azalmıştır. Bu durum da yağ hücrelerinin yıkımına ve ketonemi dediğimiz durumun artmasına neden olur.

Keton cisimciklerinin kanda artmasının ve bebeğe geçmesinin nörolojik ve psikolojik yan etkileri çok iyi bilinmemekte, uzun vadede bazı olası yan etkilerden söz edilmektedir.

Ramazanda uzun süren açlık saatleri anne adayını olumsuz etkileyebilir. Öncelikle kan şekerinde düşmeye bağlı halsizlik, sinirlilik, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

Hamilelikte vücutta gebelik hormonları ve karında büyüyen rahmin oluşturduğu baskı nedeniyle, mide – bağırsak sistemi ( Gastroentestinal sistem ) ile ilgili problemler yaşanır. Gebeliğin ilk aylarında artan gebelik hormonu etkisiyle bulantı ve kusma şikayetleri sıktır. Kusma sık olursa elektrolit kaybına yol açarak halsizliğe neden olur. Bu nedenle hamileliğin ilk aylarında sık aralarla kuru gıda alımı önerilir. Kraker, peynirli tost, leblebi mideyi rahatlatabilir. Kusma nedeniyle potasyum kaybı olur. Bu nedenle muz, üzüm, kuru kayısı ile bu potasyum kaybı önlenmeye çalışılır. Bu dönemde nadiren hastanede serum ile tedaviye ihtiyaç duyan anne adayları da olmaktadır. Oruç, özellikle ilk aylarda yaşanan bu durumu daha da artırabilir. Mide boş kaldığı için bulantı ve kusmalarda artma görülür.

Hamilelikte Oruç Tutmak Riskli Ayrıntılar için Tıklayın!

Gebelikte vücutta tutulan sıvı miktarı artmaktadır. Bu dengeyi sağlamak için sıvı alımı da artırılmalıdır. Sıvı alımındaki önemli ölçüdeki bir azalma veya sıvı kaybının artması ( terleme,ishal…) az da olsa bebeğin amniyon sıvısını, annenin böbrek fonksiyonlarını ve kan basıncını etkileyebilir. Özellikle yaz aylarına rastlayan ramazan da, sıvı ve tuz kaybı çok fazla olacaktır.

Oruçta, gerek gebe olmayanlarda, gerekse gebelerde bazı vitaminlerin ve eser maddelerin alımı az olmaktadır. Gebeliğin ilk aylarındaki bulantı ve aşerme dönemlerinde orucun yaratacağı yan etkiler daha derin olabilir.

Daha ileri dönemlerde ise bebek hareketlerinde ve bazı fonksiyonlarda ( kalp, solunum, hareket…) geçici yavaşlamalar, azalmaların görüldüğü bildirilmiştir.

Oruç tutan annelerde stres hormonu (kortizol) daha yüksek bulunmuştur. Bebeğin büyüme ve hızlı büyüme dönemlerinde oruç tutmuş olan annelerin bebeklerinin biraz daha düşük ağırlıklı bebekler doğdukları, ancak bunun istatistiksel anlamlılığının olmadığı bilinmektedir. Normalde bu tür bebekler yüzde 4 oranında görülürken, oruç tutan annelerin bebeklerinde bu oran yüzde 8’dir. Sadece tek bir çalışmada gebeliğin son 3 ayında tutulan orucun sezaryen oranını ve şeker hastalığını arttırdığı, yenidoğan bakım ihtiyacının arttığı ( kuvöz gereksinimi ) ifade edilmiş, diğer çalışmalarda bu yönde bir yan etki veya komplikasyon bildirilmemiştir.

Anne adayında şeker, gebelik şekeri veya yüksek tansiyon gibi sorunları varsa kesinlikle uzun süre aç kalmamalıdır. Bu gebelerin oruç tutması doğru değildir. Ayrıca mide ülseri olanlar, karaciğer hastaları ve ishal şikayeti olanlar kesinlikle oruç tutmamalıdır.

Oruçla ilgili yapılan bir çalışmada; oruç tutan gebelerde çocuğun içinde bulunduğu amniotik sıvının azaldığı, diğer bir araştırmada ise çocuk hareketlerinde azalma olduğu yayınlanmıştır. Yaklaşık 10 yıl önce yapılan bir başka çalışmada da; oruç tutan annelerden doğan bebeklerin kilolarında bir düşüklük saptanmamıştır.

Gebelikte kabızlık sıkça karşılaşılan bir sorundur. Oruç döneminde bu problemle karşılaşma olasılığı artar. Özellikle bağırsakları çalıştırmak için dengeli ve kabızlığı önleyici posalı gıdaları beslenmek önerilmektedir. Oruç tutarak uzun süre aç kalan hamileler, iftarda yağlı ve posasız besinler alınca kabızlık şikayeti daha sık ortaya çıkabilir. Hamilelere sık sık ve bol su içmeleri önerilir. Ramazanda oruç tutan hamilelerin düzenli suyu da alamamaları tansiyonda düşmeye ve bayılmaya neden olabilir. Az sıvı alımı ayrıca idrar yolu enfeksiyonlarının gelişimine de neden olabilir. Dehidrasyon (vücudun susuz kalması) durumunda salgılanan bazı hormonlar, rahim kasılmalarına sebep olarak, erken doğum riski oluşturabilmektedir.

EMZİRME DÖNEMİNDE ORUÇ :

Sadece gebelik değil emzirme döneminde de annelerin, özellikle bebeğin tek besininin anne sütü olduğu ilk aylarda beslenmelerine dikkat etmeleri ve özellikle bol sıvı almaları önemlidir. Bu dönemde annelere vitamin takviyesi de önerilmektedir. Oruç tutulması sıvı alımının az olmasına bağlı olarak sütün azalmasına neden olacaktır. Sütün azalması ve besin değerlerinin azalması belki de bebekler için ek mama takviyesine neden olacaktır.

Op. Dr. Cüneyt UYGUR

Bazı gıdalar hamile kalmanıza gerçekten yardımcı olabilir mi?

$
0
0

Dünyanın en büyük sorumluluklarından birine, yani bebek yapmaya kendinizi artık hazır mı hissediyorsunuz? Cevabınız evet ise, siz de tüm kadınlar gibi bu kararı aldığınızda bir an önce hamile kalmak isteyeceksinizdir. Peki ya hamilelik öncesi, sırası ve sonrası sağlıklı beslenme konusunda hiç araştırma yaptınız mı? Ya da şöyle soralım; yediğiniz bazı besinlerin hamile kalma şansınızı artırdığını daha önce hiç duydunuz mu?

Amerikan Doğum ve Jinekoloji Dergisi’nde yayınlanan yeni bir Harvard araştırmasına göre, yediğiniz besinler ile hamile kalma şansınız arasında ufak da olsa bir bağ bulunuyor. Şunu da söyleyelim, bu demek değil ki bu besinleri yerseniz mutlaka hamile kalacaksınız ya da bu besinleri yemezseniz hamile kalamayacaksınız. Çok iyi beslenip hamile kalamayabilir ya da çok çok kötü beslenip üçüz doğurabilirsiniz 😊

Hamilelik şansınız için beslenme dışında çok daha önemli ve büyük faktörler bulunmakta. Yaşınız ve sağlık durumunuz bunların en başında geliyor. Yani bu oyunun birden fazla oyuncusu bulunmakta. İhtiyacınız olan oyuncu takımınızda bulunuyor mu yoksa dışarıdan takviye mi almanız gerekiyor, bu kendinizin sorup kendinizin cevaplayacağı türden bir konu ya da soru.

Yine de “benim en ufak oyuncu gücüne dahi ihtiyacım var” diyorsanız, aşağıda size yardımcı olacak besinleri görebilirsiniz.

  • Ceviz
  • Soya fasulyesi
  • Balık yağı
  • Deniz ürünleri
  • Kümes hayvanlarının besinleri
  • Kepekli tahıllar
  • Meyveler ve sebzeler

Bu besinlerin hepsinin kadınlarda daha iyi doğurganlık sağladığı, erkeklerde ise semen kalitesinin çok daha yükselmesine yardımcı olduğu kanıtlanmış durumda. Araştırmacılar ayrıca -zaten bildiğinize eminiz- folik asit takviyesinin bilinen yararları dışında, nöral tüp defektlerini de engellediğini belirtiyor.

Ayrıca bu yeni çalışma bir de bazı besinlerin hamilelik ile neredeyse hiçbir bağlantısı olmadığını ortaya çıkardı. Yani aşağıdaki besinleri tüketmeniz doğurganlığınızı azaltmayacak ama büyük ihtimalle artırmayacak da.

  • Peynir
  • Yumurta sarısı
  • D vitamini takviyeli tahıllar
  • Antioksidan takviyeleri

Hamile Kalmak İçin En Uygun Günler için Tıklayın !

Hızlı Hamile Kalmak İçin 9 Öneri ! Tıklayın!

Hızlı Hamile Kalma Yolları için Tıklayın !

İbrahim Saraçoğlu Havuç Kürü İle Gebe Kalabilirsiniz! Tıklayın !

Kolay Hamile Kalma Yöntemleri için Tıklayın !

Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır?

$
0
0

Bir süredir gebe kalmak için uğraşıyorsanız ve hamile kalma şansınızı artırabilecek yeni bir tedavi yöntemi arıyorsanız, tüp bebek tedavisi (IVF) sizin için uygun olabilir. Tüp bebek (IVF), döllenme sürecini şansa bırakmaması nedeniyle inanılmaz derecede başarılı bir doğurganlık tedavisidir. Bundan dolayı, birçok farklı durumda çiftler ile popüler bir seçimdir. İVF’nin yardımcı olabileceği çok sayıda senaryo vardır, bunların bir kısmının farkında bile olmayabilirsiniz. Tüp bebek (IVF) düşünüyorsanız, ancak sizin için uygun olup olmadığından emin değilseniz, daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin.

Başka bir doğurganlık tedavisi deneyip de başarısız olduysanız

Eğer döllenme gibi başka doğurganlık tedavilerini, birden çok kez denediyseniz ve başarılı olamadıysanız, alternatif bir yöntem düşünmenin zamanı gelmiş olabilir. Tüp bebek (IVF), aile kurmaya çalışan insanlar için en iyi seçeneklerden biridir ve diğer doğurganlık tedavisi yöntemlerini kullanarak hedeflerine ulaşmayı başaramamış kişiler için umut vadetmektedir. Bunun nedeni, tüp bebek (IVF) prosedürünün diğerlerinden daha kapsamlı bir süreç olması ve başarıyı teşvik etmek için daha fazla adım içermesidir.

Yaşa bağlı doğurganlık sorunlarınız varsa

Tüp bebek (IVF) prosedürü her yaştan kadın tarafından kullanılsa da, özellikle gebe kalmak isteyen yaşlı kadınlara yardımcı olabilir, ancak bir yıl boyunca deneyip, doğal olarak gebe kalamayan kadınlar için önerilmektedir. Bunun nedeni doğurganlığın doğal olarak yaşla birlikte azalmasıdır. Bu nedenle, hamile kalmak için ekstra önlemler alan bir yöntem kullanmak, yaşlanan kadınlar için tercih edilebilir.

Bilinen doğurganlık sorunları olan kadınlarda

Tüp bebek (IVF) aynı zamanda, doğurganlık problemleri olan kadınlar için inanılmaz derecede yararlı bir prosedürdür, çünkü teşhis edilen sorunları aşma konusunda gebe kalmak isteyen kadınlara yardımcı olabilir.

Bu fertilite sorunları, endometriozis veya tüplerin tıkalı olması olabilir, çünkü tüp bebek (IVF) işlemi spermin yumurtalar boyunca tüplere gitmesi ihtiyacını ortadan kaldırır. Bu konu hakkında önceden bilgi sahibi olmak ve bunun üstesinden gelmek için tüp bebek kullanmak, başarılı bir gebelik şansını büyük ölçüde artırabilir.

Sperm hareketliliğinde sorun varsa

Sperm hareketliliği sebebiyle doğurganlık sorunu oluştuysa, tüp bebek (IVF) prosedürü bu sorunu atlatmak için bir yardım eli uzatabilir. Sperm doğrudan yumurtaya enjekte edildiğinden, spermin yumurtaya ulaşmaya çalışmasına gerek yoktur. Bu hareketlilik sorunlarının üstesinden geldiği için hamilelik şansını artırır.

Kanser tedavisi sonrasında oluşan doğurganlık problemlerinde

Ne yazık ki, kanser tedavisinin bireyin doğurganlığını olumsuz yönde etkileyebileceği bilinmektedir. Bununla birlikte, doğurganlığı kanser tedavilerinden etkilenen çiftler, tedavileri başlamadan önce yumurta veya spermlerini dondurmayı seçebilirler, bu da onların doğurganlıklarının korunmuş olduğu anlamına gelir.

Bu, tedavi bittiğinde ve çiftler bebek yapmak için hazır olduğunu hissettiğinde, dondurulmuş sperm ve yumurtalarını kullanarak, tüp bebek tedavisi ile bebek sahibi olabilirler.

Tüp Bebek Tutunma Belirtileri Nelerdir? Tıklayın !

Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tıklayın !

Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi? Tıklayın !

Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi Tıklayın !


Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı?

$
0
0

İlk tüp bebek başarısızlığından sonra alınacak ilk önlem, kendinizi biraz rahat bırakmaktır. Hayal kırıklığına uğramak ve üzgün hissetmek çok normal ve bundan sonra ne yapacağınıza karar vermeden önce iki hafta geçirebilirsiniz. Başarısız bir tüp bebek döngüsüne sahip olan birçok kadın ikinci hatta üçüncü döngüde başarılı olacaktır. Tüp bebek başarısını etkileyen tüm sorunlar düzeltilemez, ancak bir sonraki denemenin hamilelikle sonuçlanma olasılığının daha yüksek olmasına yardımcı olmak için bazı şeyleri değiştirebilir.

Bir Sonraki Tüp Bebek Tedavisinden Önce Atabileceğiniz Adımlar

Tüp bebek doktorunuz, bir önceki tedavi kayıtlarını dikkatli bir şekilde gözden geçirecek ve muhtemelen yumurtalık uyarımının sonuçları, yumurta kalitesi veya miktarı, embriyo gelişimi veya embriyoların nakli ile ilgili sorunlar dahil olmak üzere, döngünün başarısız olmasının nedenlerini öğrenmek için kontroller yapacaktır. Yumurtalık uyarımı veya yumurta miktarı ile ilgili sorunlar varsa, doktorunuz tedavi sürecinde kullanılan ilaçları değiştirmeyi düşünebilir. Yumurtalar ya da embriyolar ile problemler yoksa, ikinci bir tüp bebek denemesinde başarılı olabilirsiniz. Embriyo implantasyonu ile ilgili problemler varsa ve anne adayı daha yaşlıysa, doktorunuz embriyoları taramak için preimplantasyon genetik tarama önerebilir. Bu, embriyodan biyopsi almak ve hücreleri kromozom sayıları için test etmek anlamına gelir. Böylece uzmanlar, genetik problemler olmaksızın sağlıklı embriyoları seçebilir ve büyümelerinin önündeki engeli öğrenebilir.

Yumurtalar ve embriyolar sağlıklıysa ve başka hiçbir sorun görülmediyse, ikinci tüp bebek (IVF) denemesinde istediğiniz sonuçları alabilirsiniz. Doktorunuzdan gebe kalma ve sağlıklı bir bebek sahibi olma şansınızı dürüst bir şekilde değerlendirmesini isteyin.

Son olarak, gerekirse, tüp bebek tedavisinde (IVF) başarı şansını artırmak için yaşam tarzınızı değiştirebilirsiniz. Sigarayı bırakın, alkol içmeyin ya da uyuşturucu kullanmayın, sağlıklı bir diyet yapın, yeterince dinlenin ve kendinize ve eşinize iyi davranın. Sonunda heyecan verici bir hedefe varmak için, stresli bir yoldan geçiriyorsunuz.

Başarısız bir tedavi döngüsünde, bir daha denemeden önce biraz beklemeli misiniz?

Her başarısız döngüyü dikkatlice değerlendirmek ve bir sonraki tedaviyi optimize etmek gerekir. Genel olarak, düzenli olarak yumurtlayan ve açıklanamayan infertiliteye sahip kadınlar için, intrauterin inseminasyon (IUI) ile birlikte üç aya kadar Clomid tavsiye edilir. Clomid, yumurtlama indüksiyonu için veya açıklanamayan infertilitesi olan hastalar için düzenli olarak reçete edilen oral bir ilaçtır.

Yeni bir tüp bebek tedavisi, arka arkaya aylarda yapılmamalıdır. Bir başka yeni tüp bebek döngüsüne başlamadan önce, bir ay boyunca ara vermek önerilir. Her hasta için tedavi protokollerinin bireyselleştirilmesi, gebelik oranlarını en üst düzeye çıkarır. Her bir çiftin mümkün olan en kısa sürede toparlanmasına yardımcı olmak için bir sonraki tedavi döngüsünü seçmek üzere tek bir doktorla devam etmesi önerilir. 

Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Tıklayın !

Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? Tıklayın !

Tüp Bebek Öncesi Erkeklerde Beslenme Nasıl Olmalı? Tıklayın !

Tüp bebek tedavisinde karşılaşılan sorunlar nelerdir? Tıklayın !

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları ve Tüp Bebek Tedavisi

$
0
0

Tüp bebek tedavisi (IVF), tekrarlayan gebelik kayıpları yaşayan hastalar için bir seçenek olabilir. Bununla birlikte, çeşitli tıbbi tedaviler, yumurtlama indüksiyonu, suni döllenme ve diğerleri dahil olmak üzere başka birçok seçenek de mevcuttur. Tekrarlayan düşükler iki veya daha fazla ardışık ve kendiliğinden gebelik kaybı olarak tanımlanır.

Gebeliklerin yaklaşık % 15’i, 20. haftaya varmadan oluşan bir gebelik kaybı ile sonuçlanmaktadır. Çoğu düşük, hamileliğin ilk 12 haftasında meydana gelir. “Alışılmadık hamilelik kaybı” olarak da bilinen “tekrarlayan düşükler”, genellikle üç veya daha fazla düşük olarak tanımlanmaktadır. Düşükler, bu sıklıkta ortaya çıkarsa, genetik bir kusur gibi altta yatan bir nedene bağlı olabilir. Diğer nedenler, rahimde şekil bozukluğu, rahim fibroidleri ve rahimde implantasyonu veya büyümeyi engelleyebilecek olan anormallikleri içerir. Prolaktin, tiroid hormonu veya progesteron hormonunun dengesizlikleri de, düşükle sonuçlanabilir. Diyabet veya bağışıklık sistemindeki sorunlar da düşük yapma şansını artırabilir.

Tekrarlayan gebelik kaybı tedavisi, dikkatli izleme ve doğum öncesi bakım, cerrahi, hormon tedavisi, antibiyotik ve tüp bebek gibi prosedürlerin kullanımı gibi bir dizi seçeneği içerebilir. Tüp bebek tedavisinin, çoğu çift için güvenli ve etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Embriyo hücrelerindeki kromozom anormallikleri, tekrarlayan gebelik kaybının en sık karşılaşılan nedenidir. Kromozom anomalileri olan embriyolar, uterus duvarına tutunma gücüne sahip olabilir, ancak zayıflıktan dolayı fetüse dönüşmezler.

Bir kadın yaşlandıkça, embriyoda kromozom anomalisi riski artar. Düşük kaliteli embriyolar aşağıdakiler ile sonuçlanır:

  • Doğurganlık oranlarında azalma
  • Düşük riskinde artış
  • Doğum kusurları riskinde artış

Tekrarlayan düşükler, çift ve klinisyen üzerinde geniş kapsamlı etkileri olan yıkıcı bir tıbbi problemdir. Birkaç problem, tekrarlayan gebelik kayıpları ve uzun süre infertilite gibi bir ilişkinin kalbini zorla vurur. Tekrarlayan düşük ile in-vitro fertilizasyondan sonra tekrarlayan implantasyon başarısızlığı arasında yakın bir ilişki olduğu görülmektedir ve bazı klinisyenler bunların aynı madalyonun iki yüzü olduğuna inanmaktadır.

Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar; birbirini izleyen iki düşükten sonra tekrarlayan düşük yapma riskinin, üç düşükten sonraki düşük riskiyle benzer olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, özellikle kadının yaşı 35 yaşından büyük olduğunda tekrarlayan gebelik kayıplarında tüp bebek önerilir.

Klinik olarak belgelenmiş tüm gebeliklerin % 12-15’i spontan düşükle sonuçlanırken, tekrarlayan gebelik kaybı kadınların yaklaşık % 1-2’sinde görülür. Tanımlanamayan gebelikler dikkate alındığında düşük oranı % 30’a kadar yükselir.

Tüp bebekte başarı şansı, özellikle art arda düşük yapan kadınlarda, başarılı doğum şansını artırmaktadır. Gebelik kaybının nedenini bilmek ve ona göre önlem almak da, tüp bebekte başarı sağlamaya yardımcı olur.

Tekrarlayan Düşükler ve Yeniden Hamile Kalmak için Tıklayın !

Kimyasal Gebelik (Sessiz Düşük) Nedir Tıkayın !

Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Tıklayın !

AMH testi nedir? AMH Testi Ne İçin Kullanılır? AMH Seviyesi Düşük Çıkarsa Ne Olur?

 

Tüp Bebek Tedavisinde Yaş Sınırı Var mı? 40-43 Yaş Arası Tüp Bebek Tedavisi Başarı Oranları Kaçtır?

$
0
0

Tüp bebek için yaş kısıtlamaları klinikten kliniğe göre değişir. Genel olarak, 40 yaşından büyük kadınlar, 40 yaşından küçük kadınlara kıyasla, canlı doğum için belirgin bir şekilde daha düşük bir şansa sahiptir. Yaş, muhtemelen bir tüp bebek döngüsünün sonucunu etkileyen en önemli faktördür. Birçok klinik 42 yaşından büyük hastaları tedavi etmeyecektir. İlerleyen yaşla ilgili tüp bebekle (IVF) doğum oranlarının düşük olması nedeniyle doktorların 43 yaşından büyük hastalara kendi yumurtaları ile tüp bebek yapmadığını belirtmek gerekir.

Bir kadının tüp bebek yönteminde (IVF) başarı şansı, FSH ve estradiol düzeyleri ve döngü gününün ölçülmesiyle de tahmin edilebilir. Her iki hormondaki artış, tüp bebekte başarı oranlarının düşmesi ile ilişkilidir, bu yüzden birçok klinik, FSH veya estradiol seviyeleri bilindiğinde, ek kısıtlamalar getirmektedir. Clomiphene sitrat challenge testi (CCCT), yumurtalık rezervini değerlendirmek ve tüp bebek (IVF) başarısını tahmin etmek için başka bir araçtır. Yaşlı kadınlar, özellikle FSH seviyeleri artan ve yüksek östradiol düzeyine sahip olanlar, tüp bebek yönteminde donör yumurtaları kullanmaya teşvik edilir veya evlat edinme önerilir.

Doğal tüp bebek döngüsü, yumurtalık rezervi azalmış hastalar için başka bir tedavi alternatifi olarak ortaya çıkmıştır. Yumurtalık rezervi testlerinin, hastanın doğurganlık ilaçlarına verdiği cevabı tahmin ettiğini, ancak belirli bir hastada sağlıklı bir yumurtanın varlığını veya yokluğunu tahmin etmek için herhangi bir test yapılmadığını bilmelisiniz. Sağlıklı bir yumurtanın varlığını saptamanın tek gerçek yolu, sağlıklı bir çocuk doğurmasıdır; bu, hastanın en az bir iyi yumurtası olduğunu kanıtlar! İlginç bir şekilde, tüp bebek yöntemiyle ve kendi yumurtalarını kullanarak sağlıklı bir bebek sahibi olan en yaşlı kadın, 49 yaşındaki bir hastaydı.

Dolayısıyla 40 ile 43 yaş arasındaki hastalar tüp bebek tedavisinin uygulanması kliniğe ve tüp bebek uzmanına kalıyor. Ancak başarı şansının çok düşük olduğunu belirtmek gerekiyor. Eğer infertile tanısı koyulduysa ve bebek sahibi olmak için yeterince beklediyseniz, tüp bebek yöntemi tavsiye edilir ve bunun için de 40 yaşına kadar beklememeniz gerekir. Yaşla birlikte azalan hormon salınımı ve yumurta rezervlerinin tükeniyor olması en büyük problemdir.

Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? Tıklayın !

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları ve Tüp Bebek Tedavisi için Tıklayın !

Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Tıklayın !

Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı? Tıklayın !

Hamilelikte Aşerme ve Beslenme

$
0
0

Hamilelik süreci ile alakalı efsaneleşmiş noktaların başında gelen aşerme kadınların canlarının birden bire herhangi bir besini istemesidir. Bu besinlerin genellikle mevsiminde olmayan meyveler olduğu esprili şekilde dile getirilen noktalardandır.

Hamilelikte karpuz istemek de bu minvalde düşünülebilir. Karpuz beslenme düzeninizde oldukça hoş bir lif grubu oluşturacak olan meyvelerin başında gelmektedir. Fakat bu meyvede porsiyon kontrolünüzün yüksek olması lazımdır. İçerisinde yüksek oranda şeker barındırdığı için fazla tüketildiği zaman kan şekerinizin orantısız artmasına sebep olabilir. Ayrıca uzun vadede kilo almanıza dahi sebep olabilmektedir.

Et Tüketimi Nasıl Olmalıdır?

Çiğ et ya da çiğ balık tüketmekten kesinlikle kaçınmalısınız. Özellikle içerisinde mikrop barınması yüksek olan bu et gruplarının çiğ olarak yenmesi büyük sıkıntıları beraberinde getirebilir ve parazite bile sebep olabilir.

Hamilelikte etsiz çiğ köfte yenir mi sorusu da oldukça sık bir şekilde dile getirilen hususların başında gelmektedir. Etsiz çiğ köfte içerisinde yer alan materyaller incelendiği zaman kısırın daha endüstriyel versiyonu olarak görülmektedir. Bu nedenle yenilmesinde herhangi bir sıkıntı yoktur. Fakat içeriğin tam olarak güvenilir bir biçimde hazırlandığından emin olmalısınız.

Günlük Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Hamilelikte günlük beslenme nasıl olmalıdır sorusunu soran kişilerin şu noktaları dikkate almaları gerekmektedir;

  • Hamilelikte dondurma yemek kadınların en sevdikleri unsurların başında gelmektedir. Fakat porsiyon kontrolünü bu besinde de oldukça sıkı bir biçimde yapmalısınız. Hamilelikte dondurma yemek zararlı mı? Tıklayın !
  • Hamilelikte elma yemek sağlam bir lif kaynağı olduğu için uzmanlar tarafından da tavsiye edilmektedir.
  • Bolca su tüketilmesi en çok özen gösterilmesi gereken detaylardandır.

Bu noktalar hamilelerin beslenme sistemlerinde olması gereken unsurlardan sadece bir kısmıdır.

Hamilelikte Aşerme Neden Olur? Tıklayın !

Hamileler neden aşerir? Tıklayın !

Aşerdiğiniz yiyecekler ? Tıklayın !

Eriyorum – Eriyorum Aşeriyorum Tıklayın !

En Erken Hamilelik Belirtileri Nelerdir? Tıklayın !

Hamile Olmayan Kadınlar Aşerir Mi? Neden Aşerir? Tıklayın !

Hamilelikte Kız Bebek Belirtileri Tıklayın !

Hamilelikte Erkek Bebek Belirtileri Tıklayın !

Gebelikte Üzüm Yemenin Faydaları Nelerdir? Tıklayın !

Tüp Bebek Tedavilerinde Genetik Tarama Kimlere Önerilir ?

$
0
0

Genetik tarama, önceden gebelik başarısızlıkları yaşamış çiftlerde başarılı hamilelik şansını önemli ölçüde iyileştirmek için kullanılmaktadır. Tüm gebelik başarısızlıklarının yarısından fazlasının, embriyo kalitesi ile ilgili görünen bir problemle açıklanamayacağı tahmin edilmiştir. Ancak, birçok çift için bu istatistik oldukça yanıltıcıdır. Çoğu tüp bebek merkezi, mikroskop altında embriyo görünümüne çok yakından bakmaktadır, çünkü yüksek kaliteli embriyoyu belirlemeye çalışırlar. Genel olarak embriyolar; tek tip bir boyuta sahipse ve büyüme döngülerinde belirli bir zamanda uygun sayıda hücre bölünmesi gösteriyorsa kaliteli sayılır.

Bununla birlikte, son zamanlardaki gelişmeler, bilim adamları tarafından mikroskop altında mükemmel olarak görülen embriyoların bile, aslında oldukça anormal ve hiçbir zaman bir hamilelik oluşturmayacağını göstermiştir. Artık embriyonun en önemli içsel genetik kodu da incelenebiliyor. Ve bu genetik tarama yöntemiyle, mükemmel görünen bazı embriyoların, kötü bir genetik koda sahip olduğu görülebiliyor. Bu da, daha sağlıklı bir hamilelik üretilmesine yardımcı oluyor. Bu teknik, tüp bebek (IVF) tedavisinde başarısız olan çiftlere bir umut ışığı olabilir. İyi haber şu ki, daha önce tüp bebek (IVF) döngüsünde veya döngülerinde başarısızlıkla karşılaşan çiftler için şimdilerde genetik tarama kullanılmaktadır.

Tüp Bebek için Genetik Tarama Kullanımı

Aşağıdaki koşullara sahip kişilerde veya çiftlerde genetik tarama önerilmektedir:

  • Açıklanamayan tüp bebek (IVF) başarısızlığı
  • Tekrarlayan düşükler
  • Anne yaşının 38’in üzerinde olması
  • Bebeğin kromozomal anormallik yaşama ihtimali
  • Polikistik over sendromu
  • Yumurtalık hiperstimülasyon sendromu yaşamış olmak
  • Hastada veya bir önceki çocukta (hemofili) gibi tıbbi bir sorun
  • Aynı cinsiyetten iki veya daha fazla çocuk (aile dengelemesi için cinsiyet seçimi) sahibi olmak
  • Çoklu doğum
  • Erken yumurtalık yetmezliği veya erken menopoz

En iyi embriyoları seçmek için genetik tarama kullanımı, geleneksel seçim yöntemlerinden açıkça daha üstündür. Genetik taramayı takiben düşük yapma oranları, standart tüp bebek uygulamasına oranla çok daha düşüktür.

Genetik Tarama ​​ve Amniyosentez

Genetik tarama, ​​hamileliğin orta döneminde genetik ultrason değerlendirmesi ve amniyosentez veya koryonik villus örneklemesinin yerini alamaz. Yaşanan hamileliğin, toplam genetik sağlığı doğrulamak için, başarılı bir hamilelik oluşturulduktan sonra ek genetik testler ile desteklenmesi gerekmektedir.

Genetik Tüp Bebek (IVF) Başarısızlığında Genetik Taramanın Önemi

Genetik anormalliklerin belirlenmesindeki doğruluk oranı % 98’in üzerindedir. Her embriyonun genetik bilgisine sahip olduktan sonra, genetik bilginin hamileliğin başarı şansını nasıl artırdığını açıklayabiliriz. Tüp bebek tedavisinde, başarısız girişimlerde bulunmuş ve şu an için “normal” olduğu bilinen embriyoların anneye nakledilişi hakkında bir bilgi vermektedir. Genetik tarama, IVF başarısını artırdığı için, birçok çift, genetik taramayı tercih etmektedir. Bu aynı zamanda çoklu doğum şansını ve prematüre şansını azaltır.

Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi Tıklayın !

Embriyoya Genetik Test Yaptıranlar Tıklayın !

Kapsamlı Kromozom Tarama Tıklayın !

Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır? Tıklayın !

AMH testi nedir? AMH Testi Ne İçin Kullanılır? AMH Seviyesi Düşük Çıkarsa Ne Olur? Tıklayın !

Viewing all 239 articles
Browse latest View live