Quantcast
Channel: gebelik | Kadınlar Kulübü
Viewing all 239 articles
Browse latest View live

Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm

$
0
0

Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Hamilelik döneminde yaşayacağınız dalgınlıkların önüne geçebilirsiniz.

Mucizelerle dolu hamilelik dönemi, değişen hormonlarla birlikte hayatınıza bazı farklılıklar da getiriyor elbette. Normalden daha dalgın ve unutkan olmak da bunlardan biri. Unutkanlığından şikayetçi olan sevgili anne adayları, yalnız değilsiniz! Hemen her annenin aynı durumdan geçtiği bu dönemde hayatınızda kolaylık sağlayacak bazı çözümlerimiz var.

1. Not alın

Önemli-önemsiz düşünmeden, “Bunu asla unutmam!” demeden her şeyi defterinize not alın. Akşamüstü arkadaşınızla buluşacağınız, iş toplantılarınız, ne yemek yapacağınız ya da alışverişte neler alacağınız… Listeye dilediğiniz her şeyi dahil edebilirsiniz.

2. Teknolojiden yararlanın

Akıllı telefon ve tabletlerde kendinize ufak notlar alacağınız ve hatırlatma kuracağınız pek çok uygulama yer alıyor. Size göre en işlevsel olanına karar vererek programlarınızı ve notlarınızı buraya kaydedebilirsiniz.

3. İş bölümü yapın

Evde her işi yalnız başına üstlendiğinizde bir şeylerin gözden kaçması çok normal değil mi? Bir de hamileliğin getirdiği dalgınlık hali eklenince, kendinizi sürekli “Şimdi ne yapacaktım?” derken bulabilirsiniz. Bu yüzden evdeki diğer bireylerle iş bölümü yaparak yükünüzü hafifletmenizi öneririz.

4. Nefes egzersizleri ve meditasyonu deneyin

Sizi bulunduğunuz ana getirip odaklanmanızı kolaylaştıracak bir çözüm önerisi de nefes egzersizleri ve meditasyon. Dikkat dağınıklığınızın üstesinden gelmek için her gün 10 dakikanızı nefes egzersizlerine ayırabilirsiniz.

5. Önemli eşyalar için bir yer belirleyin

Anahtar, cüzdan, gözlük, çanta, telefon gibi en acil ihtiyaçlarınız için sabit bir yer belirlemek, bu eşyaların ortalıktan kaybolmasını önleyecektir. Böylece evden çıkmanız gerektiğinde vakit kaybetmeden toparlanabilirsiniz.

6. Beslenmenize dikkat edin

Unutkanlık konusu her ne kadar hamilelikle değişen hormonlara bağlı olsa da unutkanlığa iyi gelen besinler ile bu durumun üstesinden daha kolay gelebilirsiniz. Ceviz, fındık, yer fıstığı, badem ve diğer kuru yemişler, somon, yabanmersini, tahıllı gıdalar, ıspanak, bitter çikolata gibi besinlerin hafızaya iyi geldiği biliniyor.

7. Doğada vakit geçirin

Doğada vakit geçirmek, çevredeki pek çok uyarandan uzaklaşıp tamamen kendinize odaklanmanızı sağlar. Üstelik doğada yapılan aktiviteler size sadece zihinsel değil, fiziksel ve ruhsal faydalar da sunuyor olacak.

Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.


Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

$
0
0

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Karnızındaki bebek doğup da onunla tanıştıktan sonra hayatınız bir süre eski düzenine girmeyecek ve eski halinize gelmeniz biraz zaman alacak bunun farkındasınız. Örneğin aldığını kiloları verip hamile kalmadan önceki halinize dönmeniz için biraz zamana ihtiyacınız var. Benzer şekilde yatak odası departmanı için de eski düzene dönmek biraz zaman gerektirebilir

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

Doğum sonrası genelde ilk 6 haftalık sürede cinsel ilişki olmamasını öneriyoruz. Bunun nedeni yeni annenin hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan kendini toparlaması ve bunun yanında olası bir enfeksiyon riskini en aza indirmek. Dünyanın kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en saygın bilimsel dergilerinden biri olan British Journal of Obstetrics and Gynecology dergisinde yayınlanan bir makaleye göre yeni annelerin çoğu bizim bu önerimize uyuyorlar hatta daha uzun bile bekliyorlar

Doğum sonrası seks

Doğum sonrası seks

Avusturalya’da bulunan Murdoch Children’s Research Institute araştırmacıları ilk kez anne olan 1507 kadın ile ilgili çalışmalarında doğum sonrası ilk cinsel ilişkinin ne zaman olduğunu sorgulamışlar. Buna göre 6. haftanın sonunda hastaların %41’i, 8. haftanın sonunda %65’i ve 12. haftanın sonunda %78’i vajinal seks yaptığını bildirmiş.

İncelemede doğum sonrası ilk ilişki için beklenilen sürede en önemli etkenin doğum sırasında herhangi bir komplikasyon olup olmadığı ortaya çıkmış. Sezaryen olan, doğumda epizyotomi açılan ya da benzeri bir komplikasyon yaşayan kadınların bekleme sürelerinin anlamlı olarak 6 haftadan daha uzun olduğu saptanmış.

Çalışma, doğum sonrası seks yaşantısının normale dönme süresi ile ilgili evrensel bir süre olmadığını göstermiş. Herşeyin 6 hafta sonra normale döneceği şeklinde kesin bir zaman sınırı herkes için geçerli değil özellikle de cinsel yaşantı konusunda.

İyileşme ve normale dönme sadece fiziksel iyileşme anlamına gelmiyor. Ruhsal iyileşmenin de tamamlanması gerekli. Bir çok yeni anne bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken çok meşgul ve yorgun olduklarından cinselliği düşünecek enerjileri kalmıyor. Bazıları ise doğum sonrası cinsel ilişkinin ağrı ve acıya neden olacağı korkusu yaşayabiliyorlar. Bunların hepsi normal ve insani davranışlar ve kadının bundan dolayı suçluluk duyması gereksiz ve anlamsız.

Gebelik ve lohusalık döneminde cinselik ile ilgili en sık karşılaşılan 4 yanlış bilgi ise şunlar

1. Gebelikte cinsel istek (libido) azalır

Gebe bir kadının libidosunda azalma tamamen normal bir durumdur. Bu azalma özellikle yakınmaların fazla olduğu ilk üç aylık dönemde en fazladır. Ancak bu tüm gebeler için geçerli değildir. bazı kadınlarda artan hormonların etkisi ile libido artışı gözlenebilir. Özellikle gebelik ilerledikçe kadın kendi vücut hatlarını daha fazla beğenip kendini daha seksi hissedebilir. Pek çok çift dokuz ay boyunca tatminkar ve keyifli bir cinsel yaşantıya sahip olurlar. Burada önemli olan neyin normal neyin anormal olduğuna takılmamaktır çünkü normal diye bir şey yoktur.

2. Seks bebeğe zarar verebilir.

Gebelikte yaşanan cinsel ilişkinin bebeğe zarar vermesi olanaksızdır ancak bu yanlış inanış hemen hemen tüm kültürlerde inatçı bir şeklide varlığını sürdürmektedir. Bu korku çoğu zaman erkeklerde daha güçlüdür.

Eğer erken doğum riski, plasenta previa, nedeni açıklanamayan vajinal kanama, rahim ağzında açılma gibi bir komplikasyon yoksa ve doktorunuz gebelik sırasında seksi yasaklamadıysa çoğu zaman cinsel ilişki anne adayı ve bebek açısından %100 güvenlidir. Ancak gebelik haftasına bağlı olarak ilişki poziyonlarında rutin dışına çıkmak gerekebilir. Gebeliğin yaklaşık 15-20. haftalarından itibaren sırt üstü yatmanın önerilmediğini aklınızdan çıkarmayın

3.Doğum sonrası 6. haftada cinsel yaşantı başlamış olmalıdır.

Eğer ilk 6 hafta içinde cinsel rutininize dönebildiyseniz tebrikler. Mutlu azınlığa dahilsiniz demektir. Az önce de belirttiğimiz gibi 6 haftada eskiye dönebilenlerin oranı sadece %40 civarında.

6 hafta, doğum sonrası iyileşmeniz açısından en az gerekli süre ve pek çok kadın daha uzun zamana gereksinim duyuyor. Doğum sonrası genital organlarınız daha hassas ve enfeksiyonlara daha açık. Bununla beraber açılmış olan rahim ağzının eskisi gibi kapalı hale gelmesi de yaklaşık 6 hafta alıyor. Eğer doğumda epizyotomi açıldıysa bunun iyileşmesi de 6 hafta civarında gerektiriyor. Bu arada ilk defa bebek sahibi olan kadınlar içinde doğum sırasında en ufak bir yırtılma ya da kesi olmayanların oranının sadece %10 olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu nedenle ilk 6 hafta içinde vajinal ilişki önerilmiyor ancak cinsel istek varsa ilişki olmadan yaşana yakınlaşmalar çiftlerin birbirine yeniden bağlanmasına yardımcı olması açısından önemli

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

4. İlk seferinde acı olur

Hemen hemen her kadın doğum sonrası ilk cinsel ilişki sırasında canının acıyacağından korkar. Bu son derece normal bir korkudur ancak vücudunuza ve ruhunuza iyileşmesi için yeterli zamanı tanırsanız seks bir problem olmayacaktır. Her kadının kendini hazır hissetmek için farklı zaman sürelerine gereksinim duyduğunu mutlaka akılda tutmak gerekir. İlk seferlerde kuruluk olabileceğinden kayganlaştırıcıların kullanılması yarar sağlayacaktır. Bebeğinizi emziriyor olsanız bile doğum kontrolüne dikkat etmeyi ihmal etmeyin. Unutmayın hayat sürprizlerle doludur

 

Kaynak: Dr. Ahmet Mumcu / mumcu.com

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

$
0
0

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Bitki çayları son zamanlarda giderek popülerite kazanan içecekleridir. Eskiden sadece aktarlarda satılan bitkiler ve bunlardan elde edilen çaylar günümüzde hemen her markette pazara sunulmaktadır.

Bitkilerin hastalıkları tedavi edici etkisi ve bu amaçla kullanımı neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Bazı kültürlerde ayrı öneme sahip olan şifalı bitkiler günümüzde de bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak bu uygulamaların hemen hiçbir bilimsel verilere dayanmamaktadır.

Homeopatik olarak adlandırılan bu tedavilerin etkinliği konusunda bilimsel çalışmalar olmadığı gibi bunalrın hamilelik ve emzirme dönemlerinde kullanımı ve etkileri ile ilgili de elimizde hemen hiç veri bulunmamaktadır. Ayrıca bu tip ilaç etkisi olan şifalı bitkilerin bazıları hatta çok masum gibi görünenleri bile yüksek dozlarda alındığında zehir etkisi ya da istenmeyen etki oluşturabilmektedir.

Bu bitkilerin bir çoğu kaynatılarak suyu içilmekte ya da direkt olarak yenilerek alınmaktadır.

Kesin olarak güvenli olduğu bilinmeyen bu tür şifalı olduğu ileri sürülen ot ve bitkileri hamileliğinizin ilk ve son trimesterlarında tüketmemeniz yararlı olabilir.

Bununla birlikte piyasada satılan hazır poşet çayların içindeki maddelerin çoğu normalde diyetiniz içinde bulunan ve büyük olasılıkla hamilelik sırasında zararlı etki göstermeyen maddeler içerir. Bu tür çayları aşırıya kaçmadan tüketmenizde bir zarar yokmuş gibi görünmektedir.

Bitkisel çay içmek isterseniz satın alırken içerdiği maddelere göz atın. İçindekiler eğer diyetinizde zaten bulunan portakal kabuğu, limon, adaçayı gibi bildik maddeler ise içmenizde sakınca yoktur. Ancak aslan kulağı, yarpuz, cohosh gibi garip ve daha alışık olmadığınız maddeler içeriyorsa kullanmamanız daha uygun olabilir.

Bazı maddeler ise düşük miktarlarda alındığında yararlı olabilirken yüksek miktarlarda olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür bitkilere en güzel örnek sinameki’dir. Sinameki barsakları uyarıcı etkiye sahip bir bitkidir ancak yüksek miktarlarda alındığında dehidratasyon ile sonuçlanabilecek ciddi ishal tablolarına yol açabilir. Bu hem sizin için hem de karnınızdaki bebeğiniz için hiç hoş olmayan bir durumdur.

Bazı bitkilerin ise rahim kasılmasını uyarıcı etkileri vardır. Pekçoğu yaygın olarak kullanılmayan bu maddeler doğum sancılarını başlatabileceğinden gebeliğin son dönemlerinde kullanılmaları önerilmez.

Bir başka konu da ithal çaylardır. İthal çayların içinde ülkemizde yetişmeyen bazı otlar bulunabilir. Bu nedenle içeriğinden emin olunmayan çayların kullanılmaması daha uygun olabilir.

Kısaca özetlemek gerekir ise yiyecek olarak kullanılan bitkilerin çay şeklinde de alınmasında bir sakınca yoktur.

Genel olarak hamilelikte kullanılması ya da aşırı miktarlarda alınmaması önerilen bitkiler ve olası etkileri aşağıdaki tabloda incelenebilir.

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

Bitki Olası etkisi
Aloe Vera Yaprakları müshil etkisi gösterdiğinden ağızdan alınmamalıdır
Sarı çiğdem, Cohosh, (Colichicum autumnale) Yüksek dozlarda alındığında hücre bölünmesini etkileyerek doğum defektlerine neden olabilir.
Fesleğen (reyhan) yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Kanotu (Sanguinaria canadensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Kusmaya neden olabilir.
Aslan kulağı (Caulophyllum thalictroides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Karanfil yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Eşekkulağı, karakafes (Symphytum officinale) Bebek için toksik maddler içerdiğinden kullanılmamalıdır.
Pamuk kökü (Gossypium herbaceum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Dong quai (Angelica polymorpha var. sinensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Koyungözü (Tanacetum parthenium) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
Kırlangıç otu (Chelidonium majus) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
Ardıç ve ardıç yağı (Juniperus communis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Ökseotu (Viscum album) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. İçerdiği toksik maddeler plasentadan bebeğe geçebilir.
Yarpuz (Hedeoma pulegioides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Kınakına (Cinchona officinalis) Geçmişte sıtma tedavisinde kullanılan bu bitki körlük ve komaya neden olabilir.
Yalancı Ginseng (Panax notoginseng) Doğum anomalilerine neden olabilir.
Sedefotu (Ruta graveolens) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Kafuriye (Artemisia abrotanum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
Adasoğanı (Urginea maritima) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
Solucan otu(Tanacetum vulgare) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
Yabani yer elması (Diascorea villosa) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.

Hamilelikte aşırı miktarlarda kullanılması zararlı olabilecek bitkiler.

Bitki Olası etkisi
Akçaağaç (Rhamnus frangula) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Melekotu (Angelica archangelica) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Anason ve anason tohumu yağı (Pimpinella anisum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır, düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir ancak yağı kullanılmamalıdır.
Kimyon (Carum carvi) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Akdiken kabuğu (Rhamnus purshiana) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Kereviz tohumu ve yağı (Apium graveolens) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Papatya yağı Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak papatya çayı içilebilir.
Tarçın (Cinnamomum zeylanicum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Çuha Çiçeği(Primula veris) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Rezene ve rezene yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Çemenotu (Trigonella foenum-graecum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Sarımsak(Allium sativa) Yüksek miktarlarda tüketilmesi mşde yanmasına neden olabileceği gibi emzirme döneminde süte kendine özgü kokusunu verebilir.
Yasemin yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır.
Kore Ginsengi (Panax ginseng) Yüksek dozlarda alınması kız bebekte erkeklik hormonlarının yükselmesine neden olabilir.
Lavanta (Lavendula argustifolia) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Meyankökü (Glycyrrhiza glabra) Yüksek dozlarda kan basıncını arttırabilir.
Yaban kerevizi (Levisticum officinale) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Mercanköşk, keklik otu (Origanum vulgare) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Sarısakız, mür (Commiphora molmol) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Maydonoz (Petroselinum crispum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı ve fetusu irrite edici etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Nane yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak kuru nane ya da nane yaprağı yemeklerde kullanılabilir. nane yağı ise kullanılmamalıdır.
Ahududu yaprağı ve çayı (Rubus idaeus) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır. Doğumu kolaylaştırmak için kullanılabilir.
Ravent kökü(Rheum palmatum) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Biberiye ve biberiye yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Safran (Crocus sativa) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Adaçayı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Sinameki (Senna alexandrina) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Siyah çay(Camellia sinensis) Fazla miktarda alınması çarpıntıya neden olabilir.
Kekik yağı (Thymus vulgaris) Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi olabilir ancak kuru kekik yemeklerde kullanılabilir.
Mine çiçeği (Verbene officinalis) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.

 

Kaynak: mumcu.com / Dr. Ahmet Mumcu

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebelik ve Grip Aşısı

$
0
0

Gebelik ve Grip Aşısı yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Influenza yani grip salgınları kış aylarında sık görülen ve sadece Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl 20.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan ciddi enfeksiyonlardır. Bu hastaların büyük bir kısmı 65 yaşından büyük kişilerdir. Hastalık çocuklarda daha sık görülmekle birlikte ciddi komplikasyonlar ve ölüm 65 yaş üzerinde daha fazladır.

Gebelik ve Grip Aşısı

Gribi ve neden olduğu ciddi koplikasyonları önlemenin tek ve en etkili yolu grip aşısıdır.

Amerikan Bağışıklama Ugulamaları Tavsiye Komitesi grip aşısının asıl hedef kitlesini şu şekilde bildirmektedir:

  1. 65 yaşından büyükler
  2. Yaşı kaç olursa olsun kronik hastalığı olanlar (astım, diabet vb.)
  3. Yüksek risk altındaki kişiler ile temas halinde olanlar (sağlık personeli)
  4. Hamileliklerinin 2. ya da 3. trimesteri salgın dönemine denk gelen kadınlar

Grip aşısı genelde 3 tür Influenza virüsüne karşı bağışıklık sağlar. Aşının içeriği her yıl değiştirilerek o yıl içinde salgınlara neden olması beklenilen virüslere karşı olacak şekilde üretilir.

Tavuk yumurtasından elde edilen besi yerlerinde üretilen virüsler inaktive hale getirilerek enfeksiyone neden olma potansiyelleri ortadan kaldırılır ancak vücutta antiko üretimini uyarma özellikleri kaybolmaz.

Etkinliği
Aşının etkinliği genelde aşı yapılan kişinin yaşına ve o yıl enfeksiyona neden olan virüsle aşının içerdiği inaktive virüsün benzerliğine bağlıdır ve ortalama %70-90 civarındadır.

Hamilelerde grip aşısı
Özellikle hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan kadınlarda komplikasyon görülme riski artmaktadır. 1998 yılında yapılan bir araştırmada 17 sezon boyunca yapılan incelemeler sonucu hamile kaınlarda grip nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edilmeyi gerektirecek kadar şiddetli yakınmaların hamile olmayanlara göre çok daha fazla görüldüğü ortaya konmuştur. Yine 1918-19 ve 1957-58 yıllarında tüm dünyayı etkileyen salgınlar sırasında pekçok hamile kadının da hayatını kaybettiği bilinmektedir.

Hamilelik sırasında kalp atım hızında, kalbin pompaladığı kan miktarında, oksijen tüketiminde, akciğer kapasitesinde ve bağışıklık sisteminde ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler, gribe bağlı komplikasyonların görülme olasılığını arttırmaktadır.

Bu bulguların ışığında Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention) grip sezonunda 2. ya da 3. trimesterda olacak olan tüm hamile kadınların grip aşısı olmalarını önermektedir. Amerikadaki diğer bilimsel dernekler de bu öneriyi desteklemektedir.

Grip aşısı inkative virüs aşısı olduğundan yai canlı virüs içermediğinden gebelikte kullanımının herhangi bir sakıncası yoktur. İkibin hamile kadın üzerinde yapılan bir araştırmada aşının ne anne adayı ne de bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Benzer ancak daha az sayıda kadın üzerinde yapılan başka bir araştırma da aynı sonucu vermiştir.

Grip aşısı gebeliğin her döneminde güvenli olmakla birlikte, ilk trimesterda çok gerekli olmadıkça ilaç kullanımından kaçınma geleneği nedeni ile pekçok hekim aşıyı bu dönemin sonunda yaptırmayı uygun görmektedir. Yine ilk trimesterda düşük olma olasılığı fazla olduğundan bu dönem atlatıldıktan sonra aşının yapılması daha uygundur.

Aşı aynı zamanda emziren annelerde de güvenle yapılabilir.

Kimlere yapılmaz?
Grip aşısı, aşının içinde bulunan maddelere ve özellikle yumurtaya karşı alerjisi olanlara yapılamaz.

Ne zaman yapılır?
Grip aşısı için en uygun dönem Ekim ve Kasım aylarıdır. Ancak bu aylarda hamileliklerinin ilk trimesterını yaşayanlarda ertelenebilir. Aşı kas içi enjeksiyon olarak koldan yapılır.

Yan etkiler
Grip aşısı canlı virüs içermediğinde hastalığa neden olmaz. Aşı sonrası erken dönemde ortaya çıkan grip tamamen rastlantısaldır.

En sık karşılaşılan yan etki enjeksiyon alanında görülen şişlik ile hassasyettir ve olguların %10-64’ünde görülür.

Ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi elirtiler özellikle ilk kez aşı olanlarda 6-12 saat sonra ortaya çıkabilir ve genelde 1-2 günde kaybolur.

Nadiren alerjik reaksiyon ve anafilaksi gelişebilir. Yine çok nadir olarak Gullain-Barre Sendromunun ortaya çıkabileceği bildirilmiştir.

Sonuç olarak hamilelikte grip aşısı güvenlidir ve yapılması önerilmektedir.

Kaynak: mumcu.com

Gebelik ve Grip Aşısı yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

$
0
0

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebelikte yapılan egzersiz anne hem de bebek için yararlı..! Geleneksel görüş erken doğum riskini arttırbileceği endişesiyle gebeliğin son dönemlerinde egzersizden kaçınmak şeklindeydi. Oysa son dönemlerde bu görüş yavaş yavaş terkediliyor. Konu ile ilgili yapılmış bütün çalışmaları bir arada değerlendiren yeni bir derleme gebelik sırasında yapılan egzersizin hem anne adayı hem de bebek açısından pek çok yararları olduğunu ortaya koydu.

Kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en prestijli dergilerden bir tanesi olan American Journal of Obstetrics & Gynecology’de yayınlanan çalışmanın yürütürcüsü, Amerika Birleşik Devletlerinin Philadelphia eyaletinde bulunan Thomas Jefferson Universitesi doktorlarından profesor Vincenzo Berghella egzersiz sırasında salgılanan norepinefrinin rahim kasılmalarını başlatabileceği ve bunun da erken doğuma yol açabileceği korkusunun aslında gerçek olmadığını i̇leri sürüyor.

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

Dr. Berghella ve arkadaşları konuyla ilgili yapılmış literatürde yer alan dokuz randomize kontrollü çalışmanın sonuçlarını bir arada değerlendirilmişler.

Çalışmaya dahil olan 2059 kadının yarısı aerobik egzersiz grubuna diğer yarısı ise kontrol grubuna ayrılmış.

Çalışma grubundaki kadınlar 10 hafta süreyle ya da doğumlarına kadar haftada üç yada dört kez 35-90 dk sürecek şekilde egzersiz yaparken kontrol grubundaki kadınlar hiç egzersiz yapmamış.

Sonuçlar egzersiz yapan ve yapmayan kadınlar arasında 37. haftadan önce gerçekleşen doğum yani erken doğum oranları açısından herhangi bir fark olmadığını göstermiş.

Buna karşılık egzersiz yapan grupta vajinal doğum oranları sezeryana göre bir miktar daha fazla bulunmuş.

Çalışmacılar aynı zamanda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında egzersiz yapan kadınlarda gebeliğe bağlı şeker hastalığı ve gebeliğe bağlı yüksek tansiyonun da daha az görüldüğünü saptamışlar.

Bebekler açısından bakıldığında ise araştırmacılar düşük doğum ağırlığı ya da ortalama doğum ağırlığı açısından egzersiz yapan ve yapmayan gruplar arasında herhangi bir fark saptamamışlar.

Çalışmaya dahil olan tüm hamile kadınlar tek bebek bekleyen, ikiz olmayan ve gebelik öncesinde normal kiloda olan kadınlarmış. Aynı zamanda egzersiz yapmalarının önünde tıbbi bir engel olan kadınlar çalışma harici bırakılmış.

Prof. Berghella bu çalışmadan elde edilen sonuçların American Congress of Obstetricians and Gynecologists (ACOG), ve Centers for Disease Control and Prevention (CDC) tarafından yayınlanan ve gebelerin haftada en az 150 dk orta yoğunlukta aerobik egzersiz yapmalarını öneren rehberler ile paralellik gösterdiğini belirtiyor.

Ancak her gebe kadının birbirinden farklı olduğu ve egzersiz toleransının değişik olabileceği gözden çıkartılmalı.

Aerobik egzersiz ile kastedilen yüzme ve yürüyüşte olduğu şekilde kol ve bacak kasları gibi gruplarının ritmik olarak çalıştırıldığı aktivitelerdir.

Orta şiddette egzersiz ile anlatılmak istenen ise kalp hızını yükselten ve terletecek düzeyde aktivitelerdir. Orta şiddette bir egzersiz yaparken konuşabilirsiniz ancak şarkı söyleyemezsiniz.

Gebelik sırasında egzersiz yaparken yada egzersiz yapmaya karar verdiğinizde mutlaka gebeliğinizi takip eden doktorunuz ile görüşmeli ve onayını almalısınız.

 

Kaynak: mumcu.com

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebe kalmak için neler yapılmalı?

$
0
0

Gebe kalmak için neler yapılmalı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebe kalmak için neler yapılmalı? İstemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerden bazılarında altta yatan problem uygun zamanda ve yeterli sıklıkta ilişkinin olmaması, ya da uygulanan yanlış yöntemler gibi çok basit nedenler olabilir.

Gebe kalmak için neler yapılmalı?

Kadınların herhangi bir ayda gebe kalma olasılıkları %20-25 arasındadır. Çiftler bilgi eksikliği nedeni ile yaptıkları bazı davranışlar yoluyla bu olasılığı azaltabilirler. Kısır olduklarını düşünen bazı çiftlerde alınacak basit tedbirler ve uygulanacak çok kolay yöntemler ile hiçbir tedaviye gerek kalmadan gebelik elde edilebilir.

Uygun zaman
Gebelik isteyen çiftler için cevaplandırılması gereken ilk soru en uygun zamanın ne olduğudur. Düzenli adet gören kadınlarda yumurtlama genelde adet siklusunun 14. gününe denk gelir. (adet kanamasının başladığı günden itibaren 14. gün). Ancak yumurtlama tarihinde sapmalar olabileceği, ve sperm ile yumurta hücresinin kadın vücudu içinde yaşama potansiyeli göz önüne alındığında 9 ile 15. günler arasında gün aşırı cinsel ilişki olması gebelik şansını yükseltir.
İlişkinin her gün önerilmemesinin sebebi erkeğin sperm kalitesini düşürmemektir. Her ilişkiden önce erkeğin en az 48 saat süreyle boşalmaması özellikle sperm sayısı düşük ya da sınırda olan erkekler için yararlıdır. Alınabilecek başka bir önlem de ilişkinin sabah olmasıdır. Boşalmanın olmadığı geceyi takip eden sabah erkeğin sperm düzeyleri en yüksek sayıdadır. Ancak bu ilişkiler yaşanırken “bugün mutlaka ilişkide bulunmamız gerekir” şeklinde stres yaratmak gebelik açısından olumsuz etki gösterir. Bu stresi gidermek için olayı kendi haline bırakmak veya egzersiz, yürüyüş gibi stres giderici faaliyetlerde bulunmak gereklidir. Unutulmamalıdır ki üreme sistemini yöneten bütün hormonlar hem fiziksel hem de ruhsal strese karşı hassasdır.

Uygun Şekil
Gebelik için uygun dönem saptandıktan sonra ikinci aşama cinsel birleşmenin şeklidir. Pek çok pozisyon gebelik için uygun ortam yaratmaz. Normal bir ilişki sonrası gebelik oluşabilmesi için spermlerin vajinaya uygun şekilde bırakılması ve vajinanın spermlerin rahim içine doğru ilerleyebilmesi için uygun pozisyonda durması gerekir. Bu şartları sağlayan pozisyonlar erkeğin üstte olduğu, kadın ve erkeğin yana doğru dönük olduğu pozisyonlar ile kadının diz-dirsek pozisyonunda olduğu şekillerdir. Erkeğin üstte olduğu durumda kadının kalçaları altına bir yastık yerleştirerek pelvisini yükseltmesi spermlerin doğru yönde ilerlemelerine yardımcı olur. Diz-dirsek pozisyonu ise özellikle sperm sayısı düşük olan durumlarda ek fayda sağlar. Oturur pozisyonda, kadının üstte olduğu veya ayakta olan cinsel ilişkiler gebelik elde etmek için uygun değildir.

İnsanlarda cinsel ilişkinin amacı büyük ölçüde haz almak olmasına rağmen biyolojik açıdan primer amacı soyun devamını sağlamak yani gebelik elde etmektir. Bu amaç dışında birleşme doğada sadece insanda ve birkaç türde daha olmaktadır. Gebelik elde etmek isteyen çiftler bu nedenle ilişki esnasında bazı etkinliklerden kaçınmalıdırlar. Bunların başında oral seks gelir. Tükrük içinde bulunan birtakım enzimler ve bakteriler spermlerin dölleme kabiliyetini azaltır, hatta spermlerin ölümüne neden olabilir. benzer şekilde anal seks de sperm aktivitesi üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden bu tür ilişkilerden kaçınılmalıdır. Yine benzer mekanizma ile ilişki esnasında kullanılabilen kayganlaştırıcılar da sakıncalıdır. Özellikle petrol bazlı olan vazelin, masaj yağları gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalı, mutlaka kayganlaştırıcı kullanılması gerekiyor ise su bazlı olanlar tercih edilmelidir. Gebelik arzulayan çiftlerin su altında veya içinde ilişkide bulunmaları vajen pH’ı bozulacağından sakıncalıdır. Sıcak su da sperm sayısı ve hareketliliğini bozacağından önerilmez.

İlişki sonrası
Eğer ilişki sonrası kadın hemen ayağa kalkarsa fazla miktarda meni dışarıya kaçacaktır. Spermler rahim ağzına ulaşacak yeterli zaman bulamadıkları için bu durum gebelik elde edilmesi açısından önemlidir. Gebe kalmak isteyen bir kadın ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp idrar yapmaya ya da yıkanmaya gitmemelidir. İdeal olan kalçalarının altına bir yastık koyarak 20-30 dakika kadar yatmasıdır. Erkek de meni kaçağını azaltmak için birkaç dakika kadar kendini geri çekmemelidir.

Vajina dışarıdan kulanılan herhangi bir maddeye gereksinim duymadan kendi kendini temizleyebilen ve uygun ortamını yaratan bir organdır. Adet kanaması ve ilişki sonrasında dahi vajina sağlıklı kalabilmek için kendi önlemini alır.(Eğer ilişkiden sonra kötü bir koku duyuluyor ise bu enfeksiyonun belirtisi olabilir ve doktor kontrolü gerekir). Sadece gebelik isteyenlerde değil hiçbir kadında vajinal duş önerilmez.İlşiki öncesi yapılan duş vajen pH’ını değiştireceğinden gebelik şansını olumsuz yönde etkiler. Spermin yaşama şansı tehlikeye girer, ilişkiden hemen sonra yapılan duş ise spermleri ortamdan uzaklaştıracağından, şansı azaltır. Ayrıca duş, bakterileri kadın üreme sistemi içinde yukarılara doğru zorlayarak enfeksiyon ve dolayısı ile infertilite şansını arttırır.

Özet

Gebe kalmayı planladığızda 3 ay öncesinden korunmayı bırakın
Gebe kalmak için en uygun zamanda gün aşırı ilişkide bulunun
Gebelik için uygun dönemdeki ilk ilişkiden önce ve iki ilişki arasında erkeğin 48 saat boşalmamasının ideal olduğunu unutmayın
Sabah erken saatte ilişkide bulunun
Kayganlaştırıcı kullanmayın
Hiçbir zaman vajinal duş yapmayın
Vajinanın doğal duruşunu sağlayan gebelik için uygun pozisyonları tercih edin
Alternatif seks yöntemlerinden uzak durun
Su altında ilişkide bulunmayın.

 

Kaynak: mumcu.com

Gebe kalmak için neler yapılmalı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun!

$
0
0

Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun! yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, hazır gıdalardaki kısırlık tehlikesini anlattı:

Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş gıdalar ya da raf ömrü uzun olan bisküvi gibi hazır gıdaların tüketimi kısırlığı tetikleyen önemli faktörler arasında.

Bu maddeler hem kadınlarda hem erkeklerde hormon düzensizliğine yol açıyor; bu da kısırlığa neden oluyor.

Sigara ve alkol tüketimi, kirli hava ve plastik şişelerde muhafaza edilen sular da ciddi tehlike…

Hazır gıdalar, erkeklik hormonlarında düzensizlik yaparak sperm kalitesini ve sayısını azaltıyor. Kadınlarda ise hem yumurtaların kalitesini bozuyor hem de embriyonun rahime tutunmasını zorlaştırıyor.

Hazır gıda tüketimini mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor.

Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun! yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Tüp bebek tedavisinin bilinmeyen yönleri

$
0
0

Tüp bebek tedavisinin bilinmeyen yönleri yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

1 ) Başarıda kadının yaşı

Tüp bebek tedavisinde elde edilecek olan başarı şansı, kadının yaşı ile alakalı olarak değişiklik göstermektedir. Ancak tüp bebek tedavisinde elde edilecek olan başarı, sağlanmış olan hamilelik ile değil, canlı doğumlara göre hesaplanmalıdır. Aynı zamanda kadının yaşı dışında, tedavide başarıyı etkileyen çok sayıda etken de bulunmaktadır.

Tüp bebek tedavisine başvuran kadın hastanın yaşı ne kadar küçük olursa, hamile olabilme ihtimali de o kadar artar. Aynı zamanda, anne adayının yumurta kalitesinin yüksek olması, tedavide başarılı olma olasılığını ciddi anlamda artırır. Ancak bu durum, genç adayların her birinde başarı sağlanabileceği anlamına gelmemektedir.

2 ) Tüp bebek tedavisini olumsuz açıdan etkileyen etkenler nelerdir?

Anne adayı henüz 20 yaşlarında, ancak yumurta rezervleri güçsüz ve kalitesiz ise, başarı ihtimalinde ciddi anlamda düşüş yaşanır. Aynı zamanda, tüp bebek uygulamalarında başarı elde etme olasılığını olumsuz açıdan etkileyen çok sayıda etken bulunmaktadır. Bu etkenlerden bir kaçını saymak gerekir ise;

Çiftlerin evlilik süresi

Kadının yaşı

Kadın hastanın yumurtalık kapasitesi

Kadının daha evvel gebe kalıp kalmadığı

Kadın hastanın daha evvel düşük yapıp yapmadığı

Erkek hastanın sperm sayısı ve kalitesi

Daha evvel gelişmiş olan iltihap ve ateşli hastalıklar(kaba kulak hastalığı gibi)

Hormonal denge ile alakalı problemler

3 ) Neden iyi bir tüp bebek merkezi?

Tüp bebek tedavisine uzman doktorunuz ile birlikte karar vermiş iseniz, yapmanız gereken ilk şey doğru tüp bebek merkezi seçimi olacaktır. İlk adımı bu şekilde atmanız, tedavi merkezinin başarıdaki etkisinin oldukça büyük olmasıdır. Genelde merkezlerdeki eleman sayıları, başarı yüzdeleri, teknolojik imkânlar aynı gibi görünebilir ancak çiftlerin bunu tamamıyla araştırmaları ve doğru merkezi buna göre seçmeleri gerekmektedir.

İlk başlarda tüm merkezlerin neredeyse hepsinin aynı olanakları sağlaması, çiftler için yanılgı nedenleri olmaktadır. Mesela; çoğunlukla başarı oranı yüksek olan merkezleri incelediğimizde bu yüksek oranların, 35 yaş altı, tedavide olumlu sonuç alabilme ihtimali %80 olan hastaları kabul edip geri kalanları geri çevirmeleri olduğunu gördük. Tüp bebek merkezi seçimi konusunda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar şu şekildedir.

Merkez ne zamandır faaliyet göstermektedir?

Tüp bebek merkezinin 35 yaş üstü gebe kalma ve canlı doğum oranı nedir? Bu soruyu sormamızdaki sebep, merkezin başarı oranının 35 yaş üstü kişilerde yüksek olması demek merkezin gerçekten iyi hizmet verdiğine işarettir. Çünkü 35 yaş üstü bayanlarda gebeliği sağlamak, sağladıktan sonra gebelik esnasında oluşabilecek komplikasyonları önlemek ve canlı doğumu sağlamak oldukça zor bir ihtimaldir.

Merkeze başvuran çiftler, merkez yetkilileri tarafından dürüst olarak bilgilendiriliyorlar mı?

Embriyo dondurma ve transfer işlemlerinde merkezin başarı oranı nedir?

Merkezde çalışan tıbbi personelin tecrübesi ne kadardır?

4 ) Kliniğin önemi

Tüp bebek tedavisinde başarılı olmak için seçilen kliniğin de önemi büyüktür. Birçok tüp bebek merkezi başarı oranını artırmak için gebe kalma şansı yüksek olan hastaları seçmekte ve bu şekilde başarı oranını artırmaktadır. Bu nedenle tedavi merkezi seçilirken detaylı bir şekilde araştırma yapılmalı ve merkezin ne tür hasta gruplarını kabul ettiği hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Tüp bebek tedavi merkezi seçerken son derece dikkatli ve titiz olunmalıdır. Kaliteli bir merkez ve işinde uzman bir doktor ile başarı şansı daha yüksek olmaktadır.

 

Op. Dr. Ali Osman KOYUNCUOĞLU

Tüp bebek tedavisinin bilinmeyen yönleri yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.


SGK’dan hamilelere ücretsiz grip aşısı!

$
0
0

SGK’dan hamilelere ücretsiz grip aşısı! yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6- 9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Uygulamaları Tebliği’nde yapılan değişiklikle ücretsiz grip aşısı uygulamasının kapsamını genişletti.

Yeni Asır’da yer alan habere göre Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğe göre, 65 yaş üzeri yaşlılar, yaşlı bakımevinde ve huzurevinde kalanlar, astım, kalp-damar, diyabet, immün yetmezliği hastalığı olanlar ve 6 ay-18 yaş arası asit tedavisi alanlar grip aşısını ücretsiz yaptırabiliyordu.

Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6-9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak.

Söz konusu hastalıkları olanlar ve hamileler, doktor reçetesi olması koşuluyla yılda bir kez grip aşısını ücretsiz yaptırabilecek.

SGK’dan hamilelere ücretsiz grip aşısı! yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

İki Haftalık Hamilelik Belirtileri

$
0
0

İki Haftalık Hamilelik Belirtileri yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Hamilelik başlangıcı olarak adet döneminizin ilk günü hesap edilir. Bu nedenle tıbbi açıdan ilk hafta hamile sayılmazsınız.

Tıbbi açıdan hamilelik 3 döneme ayrılır.

  1. Trimester (3 ay): Bu dönemde bebeğin organ gelişimi oluşmaya başlar. Bebeğin ilk 13 haftası olup annenin hamilelik sürecine alışma dönemidir.
  2. Trimester (3 ay): Bebeğin 14 ila 24 hafta arasındaki gelişim sürecidir. Bu dönem ise ikinci 3 aylık süreçtir.
  3. Trimester (3 ay): Bu süreç bebeğin 27 ila 40 haftalık arası dönemini kapsar. Doğumun başladığı ve bittiği dönemdir. Buna da son 3 aylık süreç denir.

Gebeliğin 1. Haftasıyla ilgili olan bebeğin tüm gelişmelerinden bahsettik. Şimdi de 2. Haftalık gebelikteki sürece bakalım.

Hamileliğin 2. Haftasında henüz hamile olduğunuzu bilmiyorsunuz. Vücudunuz hamile olmaya hazırlanıyor ve siz bu durumu hissetmiyorsunuz.

Hamileliğin 2. Haftası yumurtlama döneminizin başlangıcıdır. Bu süreçte hamile olacak anne adaylarında hamilelik belirtileri baş göstermeye başlar. Hangi tür hamilelik belirtileri diyorsanız hemen açıklayalım:

-Adet döneminizde yaşanan gecikme yaşanır

-Yoğun mide bulantısı ve kusma meydana gelir

-Yiyeceklerden tiksinme yaşanır

-Göğüslerde aşırı hassasiyet meydana gelir

-Ağızda hissedilen metalik bir tat meydana gelir

İki Haftalık Hamilelik Belirtileri yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm

$
0
0

Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Hamilelik döneminde yaşayacağınız dalgınlıkların önüne geçebilirsiniz.

Mucizelerle dolu hamilelik dönemi, değişen hormonlarla birlikte hayatınıza bazı farklılıklar da getiriyor elbette. Normalden daha dalgın ve unutkan olmak da bunlardan biri. Unutkanlığından şikayetçi olan sevgili anne adayları, yalnız değilsiniz! Hemen her annenin aynı durumdan geçtiği bu dönemde hayatınızda kolaylık sağlayacak bazı çözümlerimiz var.

1. Not alın

Önemli-önemsiz düşünmeden, “Bunu asla unutmam!” demeden her şeyi defterinize not alın. Akşamüstü arkadaşınızla buluşacağınız, iş toplantılarınız, ne yemek yapacağınız ya da alışverişte neler alacağınız… Listeye dilediğiniz her şeyi dahil edebilirsiniz.

2. Teknolojiden yararlanın

Akıllı telefon ve tabletlerde kendinize ufak notlar alacağınız ve hatırlatma kuracağınız pek çok uygulama yer alıyor. Size göre en işlevsel olanına karar vererek programlarınızı ve notlarınızı buraya kaydedebilirsiniz.

3. İş bölümü yapın

Evde her işi yalnız başına üstlendiğinizde bir şeylerin gözden kaçması çok normal değil mi? Bir de hamileliğin getirdiği dalgınlık hali eklenince, kendinizi sürekli “Şimdi ne yapacaktım?” derken bulabilirsiniz. Bu yüzden evdeki diğer bireylerle iş bölümü yaparak yükünüzü hafifletmenizi öneririz.

4. Nefes egzersizleri ve meditasyonu deneyin

Sizi bulunduğunuz ana getirip odaklanmanızı kolaylaştıracak bir çözüm önerisi de nefes egzersizleri ve meditasyon. Dikkat dağınıklığınızın üstesinden gelmek için her gün 10 dakikanızı nefes egzersizlerine ayırabilirsiniz.

5. Önemli eşyalar için bir yer belirleyin

Anahtar, cüzdan, gözlük, çanta, telefon gibi en acil ihtiyaçlarınız için sabit bir yer belirlemek, bu eşyaların ortalıktan kaybolmasını önleyecektir. Böylece evden çıkmanız gerektiğinde vakit kaybetmeden toparlanabilirsiniz.

6. Beslenmenize dikkat edin

Unutkanlık konusu her ne kadar hamilelikle değişen hormonlara bağlı olsa da unutkanlığa iyi gelen besinler ile bu durumun üstesinden daha kolay gelebilirsiniz. Ceviz, fındık, yer fıstığı, badem ve diğer kuru yemişler, somon, yabanmersini, tahıllı gıdalar, ıspanak, bitter çikolata gibi besinlerin hafızaya iyi geldiği biliniyor.

7. Doğada vakit geçirin

Doğada vakit geçirmek, çevredeki pek çok uyarandan uzaklaşıp tamamen kendinize odaklanmanızı sağlar. Üstelik doğada yapılan aktiviteler size sadece zihinsel değil, fiziksel ve ruhsal faydalar da sunuyor olacak.

Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

$
0
0

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Karnızındaki bebek doğup da onunla tanıştıktan sonra hayatınız bir süre eski düzenine girmeyecek ve eski halinize gelmeniz biraz zaman alacak bunun farkındasınız. Örneğin aldığını kiloları verip hamile kalmadan önceki halinize dönmeniz için biraz zamana ihtiyacınız var. Benzer şekilde yatak odası departmanı için de eski düzene dönmek biraz zaman gerektirebilir

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

Doğum sonrası genelde ilk 6 haftalık sürede cinsel ilişki olmamasını öneriyoruz. Bunun nedeni yeni annenin hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan kendini toparlaması ve bunun yanında olası bir enfeksiyon riskini en aza indirmek. Dünyanın kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en saygın bilimsel dergilerinden biri olan British Journal of Obstetrics and Gynecology dergisinde yayınlanan bir makaleye göre yeni annelerin çoğu bizim bu önerimize uyuyorlar hatta daha uzun bile bekliyorlar

Doğum sonrası seks

Doğum sonrası seks

Avusturalya’da bulunan Murdoch Children’s Research Institute araştırmacıları ilk kez anne olan 1507 kadın ile ilgili çalışmalarında doğum sonrası ilk cinsel ilişkinin ne zaman olduğunu sorgulamışlar. Buna göre 6. haftanın sonunda hastaların %41’i, 8. haftanın sonunda %65’i ve 12. haftanın sonunda %78’i vajinal seks yaptığını bildirmiş.

İncelemede doğum sonrası ilk ilişki için beklenilen sürede en önemli etkenin doğum sırasında herhangi bir komplikasyon olup olmadığı ortaya çıkmış. Sezaryen olan, doğumda epizyotomi açılan ya da benzeri bir komplikasyon yaşayan kadınların bekleme sürelerinin anlamlı olarak 6 haftadan daha uzun olduğu saptanmış.

Çalışma, doğum sonrası seks yaşantısının normale dönme süresi ile ilgili evrensel bir süre olmadığını göstermiş. Herşeyin 6 hafta sonra normale döneceği şeklinde kesin bir zaman sınırı herkes için geçerli değil özellikle de cinsel yaşantı konusunda.

İyileşme ve normale dönme sadece fiziksel iyileşme anlamına gelmiyor. Ruhsal iyileşmenin de tamamlanması gerekli. Bir çok yeni anne bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken çok meşgul ve yorgun olduklarından cinselliği düşünecek enerjileri kalmıyor. Bazıları ise doğum sonrası cinsel ilişkinin ağrı ve acıya neden olacağı korkusu yaşayabiliyorlar. Bunların hepsi normal ve insani davranışlar ve kadının bundan dolayı suçluluk duyması gereksiz ve anlamsız.

Gebelik ve lohusalık döneminde cinselik ile ilgili en sık karşılaşılan 4 yanlış bilgi ise şunlar

1. Gebelikte cinsel istek (libido) azalır

Gebe bir kadının libidosunda azalma tamamen normal bir durumdur. Bu azalma özellikle yakınmaların fazla olduğu ilk üç aylık dönemde en fazladır. Ancak bu tüm gebeler için geçerli değildir. bazı kadınlarda artan hormonların etkisi ile libido artışı gözlenebilir. Özellikle gebelik ilerledikçe kadın kendi vücut hatlarını daha fazla beğenip kendini daha seksi hissedebilir. Pek çok çift dokuz ay boyunca tatminkar ve keyifli bir cinsel yaşantıya sahip olurlar. Burada önemli olan neyin normal neyin anormal olduğuna takılmamaktır çünkü normal diye bir şey yoktur.

2. Seks bebeğe zarar verebilir.

Gebelikte yaşanan cinsel ilişkinin bebeğe zarar vermesi olanaksızdır ancak bu yanlış inanış hemen hemen tüm kültürlerde inatçı bir şeklide varlığını sürdürmektedir. Bu korku çoğu zaman erkeklerde daha güçlüdür.

Eğer erken doğum riski, plasenta previa, nedeni açıklanamayan vajinal kanama, rahim ağzında açılma gibi bir komplikasyon yoksa ve doktorunuz gebelik sırasında seksi yasaklamadıysa çoğu zaman cinsel ilişki anne adayı ve bebek açısından %100 güvenlidir. Ancak gebelik haftasına bağlı olarak ilişki poziyonlarında rutin dışına çıkmak gerekebilir. Gebeliğin yaklaşık 15-20. haftalarından itibaren sırt üstü yatmanın önerilmediğini aklınızdan çıkarmayın

3.Doğum sonrası 6. haftada cinsel yaşantı başlamış olmalıdır.

Eğer ilk 6 hafta içinde cinsel rutininize dönebildiyseniz tebrikler. Mutlu azınlığa dahilsiniz demektir. Az önce de belirttiğimiz gibi 6 haftada eskiye dönebilenlerin oranı sadece %40 civarında.

6 hafta, doğum sonrası iyileşmeniz açısından en az gerekli süre ve pek çok kadın daha uzun zamana gereksinim duyuyor. Doğum sonrası genital organlarınız daha hassas ve enfeksiyonlara daha açık. Bununla beraber açılmış olan rahim ağzının eskisi gibi kapalı hale gelmesi de yaklaşık 6 hafta alıyor. Eğer doğumda epizyotomi açıldıysa bunun iyileşmesi de 6 hafta civarında gerektiriyor. Bu arada ilk defa bebek sahibi olan kadınlar içinde doğum sırasında en ufak bir yırtılma ya da kesi olmayanların oranının sadece %10 olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu nedenle ilk 6 hafta içinde vajinal ilişki önerilmiyor ancak cinsel istek varsa ilişki olmadan yaşana yakınlaşmalar çiftlerin birbirine yeniden bağlanmasına yardımcı olması açısından önemli

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

4. İlk seferinde acı olur

Hemen hemen her kadın doğum sonrası ilk cinsel ilişki sırasında canının acıyacağından korkar. Bu son derece normal bir korkudur ancak vücudunuza ve ruhunuza iyileşmesi için yeterli zamanı tanırsanız seks bir problem olmayacaktır. Her kadının kendini hazır hissetmek için farklı zaman sürelerine gereksinim duyduğunu mutlaka akılda tutmak gerekir. İlk seferlerde kuruluk olabileceğinden kayganlaştırıcıların kullanılması yarar sağlayacaktır. Bebeğinizi emziriyor olsanız bile doğum kontrolüne dikkat etmeyi ihmal etmeyin. Unutmayın hayat sürprizlerle doludur

 

Kaynak: Dr. Ahmet Mumcu / mumcu.com

Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

$
0
0

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Bitki çayları son zamanlarda giderek popülerite kazanan içecekleridir. Eskiden sadece aktarlarda satılan bitkiler ve bunlardan elde edilen çaylar günümüzde hemen her markette pazara sunulmaktadır.

Bitkilerin hastalıkları tedavi edici etkisi ve bu amaçla kullanımı neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Bazı kültürlerde ayrı öneme sahip olan şifalı bitkiler günümüzde de bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak bu uygulamaların hemen hiçbir bilimsel verilere dayanmamaktadır.

Homeopatik olarak adlandırılan bu tedavilerin etkinliği konusunda bilimsel çalışmalar olmadığı gibi bunalrın hamilelik ve emzirme dönemlerinde kullanımı ve etkileri ile ilgili de elimizde hemen hiç veri bulunmamaktadır. Ayrıca bu tip ilaç etkisi olan şifalı bitkilerin bazıları hatta çok masum gibi görünenleri bile yüksek dozlarda alındığında zehir etkisi ya da istenmeyen etki oluşturabilmektedir.

Bu bitkilerin bir çoğu kaynatılarak suyu içilmekte ya da direkt olarak yenilerek alınmaktadır.

Kesin olarak güvenli olduğu bilinmeyen bu tür şifalı olduğu ileri sürülen ot ve bitkileri hamileliğinizin ilk ve son trimesterlarında tüketmemeniz yararlı olabilir.

Bununla birlikte piyasada satılan hazır poşet çayların içindeki maddelerin çoğu normalde diyetiniz içinde bulunan ve büyük olasılıkla hamilelik sırasında zararlı etki göstermeyen maddeler içerir. Bu tür çayları aşırıya kaçmadan tüketmenizde bir zarar yokmuş gibi görünmektedir.

Bitkisel çay içmek isterseniz satın alırken içerdiği maddelere göz atın. İçindekiler eğer diyetinizde zaten bulunan portakal kabuğu, limon, adaçayı gibi bildik maddeler ise içmenizde sakınca yoktur. Ancak aslan kulağı, yarpuz, cohosh gibi garip ve daha alışık olmadığınız maddeler içeriyorsa kullanmamanız daha uygun olabilir.

Bazı maddeler ise düşük miktarlarda alındığında yararlı olabilirken yüksek miktarlarda olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür bitkilere en güzel örnek sinameki’dir. Sinameki barsakları uyarıcı etkiye sahip bir bitkidir ancak yüksek miktarlarda alındığında dehidratasyon ile sonuçlanabilecek ciddi ishal tablolarına yol açabilir. Bu hem sizin için hem de karnınızdaki bebeğiniz için hiç hoş olmayan bir durumdur.

Bazı bitkilerin ise rahim kasılmasını uyarıcı etkileri vardır. Pekçoğu yaygın olarak kullanılmayan bu maddeler doğum sancılarını başlatabileceğinden gebeliğin son dönemlerinde kullanılmaları önerilmez.

Bir başka konu da ithal çaylardır. İthal çayların içinde ülkemizde yetişmeyen bazı otlar bulunabilir. Bu nedenle içeriğinden emin olunmayan çayların kullanılmaması daha uygun olabilir.

Kısaca özetlemek gerekir ise yiyecek olarak kullanılan bitkilerin çay şeklinde de alınmasında bir sakınca yoktur.

Genel olarak hamilelikte kullanılması ya da aşırı miktarlarda alınmaması önerilen bitkiler ve olası etkileri aşağıdaki tabloda incelenebilir.

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

Bitki Olası etkisi
Aloe Vera Yaprakları müshil etkisi gösterdiğinden ağızdan alınmamalıdır
Sarı çiğdem, Cohosh, (Colichicum autumnale) Yüksek dozlarda alındığında hücre bölünmesini etkileyerek doğum defektlerine neden olabilir.
Fesleğen (reyhan) yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Kanotu (Sanguinaria canadensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Kusmaya neden olabilir.
Aslan kulağı (Caulophyllum thalictroides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Karanfil yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Eşekkulağı, karakafes (Symphytum officinale) Bebek için toksik maddler içerdiğinden kullanılmamalıdır.
Pamuk kökü (Gossypium herbaceum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Dong quai (Angelica polymorpha var. sinensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Koyungözü (Tanacetum parthenium) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
Kırlangıç otu (Chelidonium majus) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
Ardıç ve ardıç yağı (Juniperus communis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Ökseotu (Viscum album) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. İçerdiği toksik maddeler plasentadan bebeğe geçebilir.
Yarpuz (Hedeoma pulegioides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Kınakına (Cinchona officinalis) Geçmişte sıtma tedavisinde kullanılan bu bitki körlük ve komaya neden olabilir.
Yalancı Ginseng (Panax notoginseng) Doğum anomalilerine neden olabilir.
Sedefotu (Ruta graveolens) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
Kafuriye (Artemisia abrotanum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
Adasoğanı (Urginea maritima) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
Solucan otu(Tanacetum vulgare) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
Yabani yer elması (Diascorea villosa) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.

Hamilelikte aşırı miktarlarda kullanılması zararlı olabilecek bitkiler.

Bitki Olası etkisi
Akçaağaç (Rhamnus frangula) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Melekotu (Angelica archangelica) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Anason ve anason tohumu yağı (Pimpinella anisum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır, düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir ancak yağı kullanılmamalıdır.
Kimyon (Carum carvi) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Akdiken kabuğu (Rhamnus purshiana) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Kereviz tohumu ve yağı (Apium graveolens) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Papatya yağı Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak papatya çayı içilebilir.
Tarçın (Cinnamomum zeylanicum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Çuha Çiçeği(Primula veris) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Rezene ve rezene yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Çemenotu (Trigonella foenum-graecum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Sarımsak(Allium sativa) Yüksek miktarlarda tüketilmesi mşde yanmasına neden olabileceği gibi emzirme döneminde süte kendine özgü kokusunu verebilir.
Yasemin yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır.
Kore Ginsengi (Panax ginseng) Yüksek dozlarda alınması kız bebekte erkeklik hormonlarının yükselmesine neden olabilir.
Lavanta (Lavendula argustifolia) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Meyankökü (Glycyrrhiza glabra) Yüksek dozlarda kan basıncını arttırabilir.
Yaban kerevizi (Levisticum officinale) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Mercanköşk, keklik otu (Origanum vulgare) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Sarısakız, mür (Commiphora molmol) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Maydonoz (Petroselinum crispum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı ve fetusu irrite edici etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Nane yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak kuru nane ya da nane yaprağı yemeklerde kullanılabilir. nane yağı ise kullanılmamalıdır.
Ahududu yaprağı ve çayı (Rubus idaeus) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır. Doğumu kolaylaştırmak için kullanılabilir.
Ravent kökü(Rheum palmatum) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Biberiye ve biberiye yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Safran (Crocus sativa) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Adaçayı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
Sinameki (Senna alexandrina) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
Siyah çay(Camellia sinensis) Fazla miktarda alınması çarpıntıya neden olabilir.
Kekik yağı (Thymus vulgaris) Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi olabilir ancak kuru kekik yemeklerde kullanılabilir.
Mine çiçeği (Verbene officinalis) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.

 

Kaynak: mumcu.com / Dr. Ahmet Mumcu

Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebelik ve Grip Aşısı

$
0
0

Gebelik ve Grip Aşısı yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Influenza yani grip salgınları kış aylarında sık görülen ve sadece Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl 20.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan ciddi enfeksiyonlardır. Bu hastaların büyük bir kısmı 65 yaşından büyük kişilerdir. Hastalık çocuklarda daha sık görülmekle birlikte ciddi komplikasyonlar ve ölüm 65 yaş üzerinde daha fazladır.

Gebelik ve Grip Aşısı

Gribi ve neden olduğu ciddi koplikasyonları önlemenin tek ve en etkili yolu grip aşısıdır.

Amerikan Bağışıklama Ugulamaları Tavsiye Komitesi grip aşısının asıl hedef kitlesini şu şekilde bildirmektedir:

  1. 65 yaşından büyükler
  2. Yaşı kaç olursa olsun kronik hastalığı olanlar (astım, diabet vb.)
  3. Yüksek risk altındaki kişiler ile temas halinde olanlar (sağlık personeli)
  4. Hamileliklerinin 2. ya da 3. trimesteri salgın dönemine denk gelen kadınlar

Grip aşısı genelde 3 tür Influenza virüsüne karşı bağışıklık sağlar. Aşının içeriği her yıl değiştirilerek o yıl içinde salgınlara neden olması beklenilen virüslere karşı olacak şekilde üretilir.

Tavuk yumurtasından elde edilen besi yerlerinde üretilen virüsler inaktive hale getirilerek enfeksiyone neden olma potansiyelleri ortadan kaldırılır ancak vücutta antiko üretimini uyarma özellikleri kaybolmaz.

Etkinliği
Aşının etkinliği genelde aşı yapılan kişinin yaşına ve o yıl enfeksiyona neden olan virüsle aşının içerdiği inaktive virüsün benzerliğine bağlıdır ve ortalama %70-90 civarındadır.

Hamilelerde grip aşısı
Özellikle hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan kadınlarda komplikasyon görülme riski artmaktadır. 1998 yılında yapılan bir araştırmada 17 sezon boyunca yapılan incelemeler sonucu hamile kaınlarda grip nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edilmeyi gerektirecek kadar şiddetli yakınmaların hamile olmayanlara göre çok daha fazla görüldüğü ortaya konmuştur. Yine 1918-19 ve 1957-58 yıllarında tüm dünyayı etkileyen salgınlar sırasında pekçok hamile kadının da hayatını kaybettiği bilinmektedir.

Hamilelik sırasında kalp atım hızında, kalbin pompaladığı kan miktarında, oksijen tüketiminde, akciğer kapasitesinde ve bağışıklık sisteminde ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler, gribe bağlı komplikasyonların görülme olasılığını arttırmaktadır.

Bu bulguların ışığında Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention) grip sezonunda 2. ya da 3. trimesterda olacak olan tüm hamile kadınların grip aşısı olmalarını önermektedir. Amerikadaki diğer bilimsel dernekler de bu öneriyi desteklemektedir.

Grip aşısı inkative virüs aşısı olduğundan yai canlı virüs içermediğinden gebelikte kullanımının herhangi bir sakıncası yoktur. İkibin hamile kadın üzerinde yapılan bir araştırmada aşının ne anne adayı ne de bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Benzer ancak daha az sayıda kadın üzerinde yapılan başka bir araştırma da aynı sonucu vermiştir.

Grip aşısı gebeliğin her döneminde güvenli olmakla birlikte, ilk trimesterda çok gerekli olmadıkça ilaç kullanımından kaçınma geleneği nedeni ile pekçok hekim aşıyı bu dönemin sonunda yaptırmayı uygun görmektedir. Yine ilk trimesterda düşük olma olasılığı fazla olduğundan bu dönem atlatıldıktan sonra aşının yapılması daha uygundur.

Aşı aynı zamanda emziren annelerde de güvenle yapılabilir.

Kimlere yapılmaz?
Grip aşısı, aşının içinde bulunan maddelere ve özellikle yumurtaya karşı alerjisi olanlara yapılamaz.

Ne zaman yapılır?
Grip aşısı için en uygun dönem Ekim ve Kasım aylarıdır. Ancak bu aylarda hamileliklerinin ilk trimesterını yaşayanlarda ertelenebilir. Aşı kas içi enjeksiyon olarak koldan yapılır.

Yan etkiler
Grip aşısı canlı virüs içermediğinde hastalığa neden olmaz. Aşı sonrası erken dönemde ortaya çıkan grip tamamen rastlantısaldır.

En sık karşılaşılan yan etki enjeksiyon alanında görülen şişlik ile hassasyettir ve olguların %10-64’ünde görülür.

Ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi elirtiler özellikle ilk kez aşı olanlarda 6-12 saat sonra ortaya çıkabilir ve genelde 1-2 günde kaybolur.

Nadiren alerjik reaksiyon ve anafilaksi gelişebilir. Yine çok nadir olarak Gullain-Barre Sendromunun ortaya çıkabileceği bildirilmiştir.

Sonuç olarak hamilelikte grip aşısı güvenlidir ve yapılması önerilmektedir.

Kaynak: mumcu.com

Gebelik ve Grip Aşısı yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

$
0
0

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebelikte yapılan egzersiz anne hem de bebek için yararlı..! Geleneksel görüş erken doğum riskini arttırbileceği endişesiyle gebeliğin son dönemlerinde egzersizden kaçınmak şeklindeydi. Oysa son dönemlerde bu görüş yavaş yavaş terkediliyor. Konu ile ilgili yapılmış bütün çalışmaları bir arada değerlendiren yeni bir derleme gebelik sırasında yapılan egzersizin hem anne adayı hem de bebek açısından pek çok yararları olduğunu ortaya koydu.

Kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en prestijli dergilerden bir tanesi olan American Journal of Obstetrics & Gynecology’de yayınlanan çalışmanın yürütürcüsü, Amerika Birleşik Devletlerinin Philadelphia eyaletinde bulunan Thomas Jefferson Universitesi doktorlarından profesor Vincenzo Berghella egzersiz sırasında salgılanan norepinefrinin rahim kasılmalarını başlatabileceği ve bunun da erken doğuma yol açabileceği korkusunun aslında gerçek olmadığını i̇leri sürüyor.

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

Dr. Berghella ve arkadaşları konuyla ilgili yapılmış literatürde yer alan dokuz randomize kontrollü çalışmanın sonuçlarını bir arada değerlendirilmişler.

Çalışmaya dahil olan 2059 kadının yarısı aerobik egzersiz grubuna diğer yarısı ise kontrol grubuna ayrılmış.

Çalışma grubundaki kadınlar 10 hafta süreyle ya da doğumlarına kadar haftada üç yada dört kez 35-90 dk sürecek şekilde egzersiz yaparken kontrol grubundaki kadınlar hiç egzersiz yapmamış.

Sonuçlar egzersiz yapan ve yapmayan kadınlar arasında 37. haftadan önce gerçekleşen doğum yani erken doğum oranları açısından herhangi bir fark olmadığını göstermiş.

Buna karşılık egzersiz yapan grupta vajinal doğum oranları sezeryana göre bir miktar daha fazla bulunmuş.

Çalışmacılar aynı zamanda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında egzersiz yapan kadınlarda gebeliğe bağlı şeker hastalığı ve gebeliğe bağlı yüksek tansiyonun da daha az görüldüğünü saptamışlar.

Bebekler açısından bakıldığında ise araştırmacılar düşük doğum ağırlığı ya da ortalama doğum ağırlığı açısından egzersiz yapan ve yapmayan gruplar arasında herhangi bir fark saptamamışlar.

Çalışmaya dahil olan tüm hamile kadınlar tek bebek bekleyen, ikiz olmayan ve gebelik öncesinde normal kiloda olan kadınlarmış. Aynı zamanda egzersiz yapmalarının önünde tıbbi bir engel olan kadınlar çalışma harici bırakılmış.

Prof. Berghella bu çalışmadan elde edilen sonuçların American Congress of Obstetricians and Gynecologists (ACOG), ve Centers for Disease Control and Prevention (CDC) tarafından yayınlanan ve gebelerin haftada en az 150 dk orta yoğunlukta aerobik egzersiz yapmalarını öneren rehberler ile paralellik gösterdiğini belirtiyor.

Ancak her gebe kadının birbirinden farklı olduğu ve egzersiz toleransının değişik olabileceği gözden çıkartılmalı.

Aerobik egzersiz ile kastedilen yüzme ve yürüyüşte olduğu şekilde kol ve bacak kasları gibi gruplarının ritmik olarak çalıştırıldığı aktivitelerdir.

Orta şiddette egzersiz ile anlatılmak istenen ise kalp hızını yükselten ve terletecek düzeyde aktivitelerdir. Orta şiddette bir egzersiz yaparken konuşabilirsiniz ancak şarkı söyleyemezsiniz.

Gebelik sırasında egzersiz yaparken yada egzersiz yapmaya karar verdiğinizde mutlaka gebeliğinizi takip eden doktorunuz ile görüşmeli ve onayını almalısınız.

 

Kaynak: mumcu.com

Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.


Gebe kalmak için neler yapılmalı?

$
0
0

Gebe kalmak için neler yapılmalı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebe kalmak için neler yapılmalı? İstemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerden bazılarında altta yatan problem uygun zamanda ve yeterli sıklıkta ilişkinin olmaması, ya da uygulanan yanlış yöntemler gibi çok basit nedenler olabilir.

Gebe kalmak için neler yapılmalı?

Kadınların herhangi bir ayda gebe kalma olasılıkları %20-25 arasındadır. Çiftler bilgi eksikliği nedeni ile yaptıkları bazı davranışlar yoluyla bu olasılığı azaltabilirler. Kısır olduklarını düşünen bazı çiftlerde alınacak basit tedbirler ve uygulanacak çok kolay yöntemler ile hiçbir tedaviye gerek kalmadan gebelik elde edilebilir.

Uygun zaman
Gebelik isteyen çiftler için cevaplandırılması gereken ilk soru en uygun zamanın ne olduğudur. Düzenli adet gören kadınlarda yumurtlama genelde adet siklusunun 14. gününe denk gelir. (adet kanamasının başladığı günden itibaren 14. gün). Ancak yumurtlama tarihinde sapmalar olabileceği, ve sperm ile yumurta hücresinin kadın vücudu içinde yaşama potansiyeli göz önüne alındığında 9 ile 15. günler arasında gün aşırı cinsel ilişki olması gebelik şansını yükseltir.
İlişkinin her gün önerilmemesinin sebebi erkeğin sperm kalitesini düşürmemektir. Her ilişkiden önce erkeğin en az 48 saat süreyle boşalmaması özellikle sperm sayısı düşük ya da sınırda olan erkekler için yararlıdır. Alınabilecek başka bir önlem de ilişkinin sabah olmasıdır. Boşalmanın olmadığı geceyi takip eden sabah erkeğin sperm düzeyleri en yüksek sayıdadır. Ancak bu ilişkiler yaşanırken “bugün mutlaka ilişkide bulunmamız gerekir” şeklinde stres yaratmak gebelik açısından olumsuz etki gösterir. Bu stresi gidermek için olayı kendi haline bırakmak veya egzersiz, yürüyüş gibi stres giderici faaliyetlerde bulunmak gereklidir. Unutulmamalıdır ki üreme sistemini yöneten bütün hormonlar hem fiziksel hem de ruhsal strese karşı hassasdır.

Uygun Şekil
Gebelik için uygun dönem saptandıktan sonra ikinci aşama cinsel birleşmenin şeklidir. Pek çok pozisyon gebelik için uygun ortam yaratmaz. Normal bir ilişki sonrası gebelik oluşabilmesi için spermlerin vajinaya uygun şekilde bırakılması ve vajinanın spermlerin rahim içine doğru ilerleyebilmesi için uygun pozisyonda durması gerekir. Bu şartları sağlayan pozisyonlar erkeğin üstte olduğu, kadın ve erkeğin yana doğru dönük olduğu pozisyonlar ile kadının diz-dirsek pozisyonunda olduğu şekillerdir. Erkeğin üstte olduğu durumda kadının kalçaları altına bir yastık yerleştirerek pelvisini yükseltmesi spermlerin doğru yönde ilerlemelerine yardımcı olur. Diz-dirsek pozisyonu ise özellikle sperm sayısı düşük olan durumlarda ek fayda sağlar. Oturur pozisyonda, kadının üstte olduğu veya ayakta olan cinsel ilişkiler gebelik elde etmek için uygun değildir.

İnsanlarda cinsel ilişkinin amacı büyük ölçüde haz almak olmasına rağmen biyolojik açıdan primer amacı soyun devamını sağlamak yani gebelik elde etmektir. Bu amaç dışında birleşme doğada sadece insanda ve birkaç türde daha olmaktadır. Gebelik elde etmek isteyen çiftler bu nedenle ilişki esnasında bazı etkinliklerden kaçınmalıdırlar. Bunların başında oral seks gelir. Tükrük içinde bulunan birtakım enzimler ve bakteriler spermlerin dölleme kabiliyetini azaltır, hatta spermlerin ölümüne neden olabilir. benzer şekilde anal seks de sperm aktivitesi üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden bu tür ilişkilerden kaçınılmalıdır. Yine benzer mekanizma ile ilişki esnasında kullanılabilen kayganlaştırıcılar da sakıncalıdır. Özellikle petrol bazlı olan vazelin, masaj yağları gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalı, mutlaka kayganlaştırıcı kullanılması gerekiyor ise su bazlı olanlar tercih edilmelidir. Gebelik arzulayan çiftlerin su altında veya içinde ilişkide bulunmaları vajen pH’ı bozulacağından sakıncalıdır. Sıcak su da sperm sayısı ve hareketliliğini bozacağından önerilmez.

İlişki sonrası
Eğer ilişki sonrası kadın hemen ayağa kalkarsa fazla miktarda meni dışarıya kaçacaktır. Spermler rahim ağzına ulaşacak yeterli zaman bulamadıkları için bu durum gebelik elde edilmesi açısından önemlidir. Gebe kalmak isteyen bir kadın ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp idrar yapmaya ya da yıkanmaya gitmemelidir. İdeal olan kalçalarının altına bir yastık koyarak 20-30 dakika kadar yatmasıdır. Erkek de meni kaçağını azaltmak için birkaç dakika kadar kendini geri çekmemelidir.

Vajina dışarıdan kulanılan herhangi bir maddeye gereksinim duymadan kendi kendini temizleyebilen ve uygun ortamını yaratan bir organdır. Adet kanaması ve ilişki sonrasında dahi vajina sağlıklı kalabilmek için kendi önlemini alır.(Eğer ilişkiden sonra kötü bir koku duyuluyor ise bu enfeksiyonun belirtisi olabilir ve doktor kontrolü gerekir). Sadece gebelik isteyenlerde değil hiçbir kadında vajinal duş önerilmez.İlşiki öncesi yapılan duş vajen pH’ını değiştireceğinden gebelik şansını olumsuz yönde etkiler. Spermin yaşama şansı tehlikeye girer, ilişkiden hemen sonra yapılan duş ise spermleri ortamdan uzaklaştıracağından, şansı azaltır. Ayrıca duş, bakterileri kadın üreme sistemi içinde yukarılara doğru zorlayarak enfeksiyon ve dolayısı ile infertilite şansını arttırır.

Özet

Gebe kalmayı planladığızda 3 ay öncesinden korunmayı bırakın
Gebe kalmak için en uygun zamanda gün aşırı ilişkide bulunun
Gebelik için uygun dönemdeki ilk ilişkiden önce ve iki ilişki arasında erkeğin 48 saat boşalmamasının ideal olduğunu unutmayın
Sabah erken saatte ilişkide bulunun
Kayganlaştırıcı kullanmayın
Hiçbir zaman vajinal duş yapmayın
Vajinanın doğal duruşunu sağlayan gebelik için uygun pozisyonları tercih edin
Alternatif seks yöntemlerinden uzak durun
Su altında ilişkide bulunmayın.

 

Kaynak: mumcu.com

Gebe kalmak için neler yapılmalı? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun!

$
0
0

Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun! yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, hazır gıdalardaki kısırlık tehlikesini anlattı:

Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş gıdalar ya da raf ömrü uzun olan bisküvi gibi hazır gıdaların tüketimi kısırlığı tetikleyen önemli faktörler arasında.

Bu maddeler hem kadınlarda hem erkeklerde hormon düzensizliğine yol açıyor; bu da kısırlığa neden oluyor.

Sigara ve alkol tüketimi, kirli hava ve plastik şişelerde muhafaza edilen sular da ciddi tehlike…

Hazır gıdalar, erkeklik hormonlarında düzensizlik yaparak sperm kalitesini ve sayısını azaltıyor. Kadınlarda ise hem yumurtaların kalitesini bozuyor hem de embriyonun rahime tutunmasını zorlaştırıyor.

Hazır gıda tüketimini mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor.

Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun! yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Anne adayları dikkat

$
0
0

Anne adayları dikkat yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Anne adayları dikkat ! Minik yavrusunu sağlıkla kucağına almak pek çok kadının en büyük arzusu şüphesiz. Hal böyle olunca ‘ya anne olamazsam’ endişesinden, ‘hamileliğimde ya bebeğime zarar verecek yanlış bir davranışta bulunursam’ tedirginliğine dek pek çok olumsuz düşünce akla takılabiliyor. Hatta kulağa çalınan hurafeler keyifleri kaçırabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük hamile kalmayı planlayanlar ve anne adayları için kulak asılmaması gereken 10 hurafeyi anlattı; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Anne adayları dikkat

HAMİLELİK SÜRECİNDE…

Çift canlıyım, 2 kişilik yemem lazım! YANLIŞ

Gebelik boyunca büyüyen fetus tüm ihtiyaçlarını anneden alıyor. Bu nedenle folik asit, kalsiyum ve demir gibi ilave vitamin ve minerallere ihtiyaç oluyor. Ancak enerji ihtiyacı sanıldığı kadar çok değil. Gebeliğin ilk 3 ayında kalori artışına gerek yok. İkinci üç ay için günlük 350 kalori, son üç ay için günlük 450 kalori artış yeterli. Daha fazla kalori obezite, diyabet ve hipertansiyona da zemin hazırlıyor.

Mutlaka sol yanıma yatmalıyım! YANLIŞ

Hamilelik sürecinde eşini nöbetçi gibi görevlendirip sol yanına yatmasını gözetletenler bile olabiliyor. Oysa böyle bir şeye hiç gerek yok. Rahat uyku uyuyabildiğiniz her pozisyonda yatabilirsiniz. Prof. Tansu Küçük “Bebek büyüdükçe ağırlığı artan rahim bebeğe kan taşıyan ana damarlara basınç yapabilir. Aynı damarlar anne kalbine ve beynine de kan tedarik eder. Eğer damarlar kan taşıyamayacak kadar baskı altında kalırsa anne uyanıp yatış pozisyonunu değiştirecek, bebek de etkilenmeyecektir” diyor.

Hamilelik sırasında köy yumurtası tüketmeliyim! YANLIŞ

Yanlış olan bir başka inanış da, gebelik sırasında zehirli maddelerden kaçınmak için köylerden süt, peynir ve et alınması, balık tüketmekten kaçınılması gerektiği düşüncesi. Prof. Dr. Tansu Küçük “Kontrolsuz tavuk eti ve köy yumurtası da tehlikeli olabilir, tüberküloz bile bulaşabilir. Pastörize edilmemiş süt ve ürünlerinden brusella, tifo gibi çok tehlikeli hastalıklar kapılabilir. Yeni sağılmış sütü sadece kaynatmak da yeterli olmayacağından hamilelikte günlük şişe süt tüketilmelidir” diyor. Kontrol edilmemiş büyük ve küçük baş hayvanların etlerinden toksoplazma, şarbon, tifo bulaşma ihtimali yüksek. Köpek balığı, kiremit balığı, uskumru ve ton balığının da civa oranı yüksek olduğundan tüketilmemesi gerekiyor. Kirli sulardan toplanan midye bakteriyel enfeksiyonlar taşıyabildiğinden uzak durulmalı. Suşi gibi çiğ balık içeren yiyecekler de riskli.

Tüp bebek yaptırırsam genelde ikiz-üçüz bebeğim olur! YANLIŞ

Ülkemizde uygulamada olan Yardımcı Üreme Teknikleri Yönetmeliği’ne göre 2 taneden fazla embriyo transfer edilmesi yasak. Tek embriyo verildiğinde ikiz gebelik olma şansı (tek yumurta ikizliği) oldukça az. 2 embriyo verildiğinde ise ikiz gebelik (çift yumurta ikizliği) yaklaşık üçte bir oranında. Çok nadiren 2 embriyo verildiği halde 3 hatta 4 bebek oluşabiliyor; verilen embriyolardan birisi, bazen de ikisi birden bölünerek tek yumurta ikizliğine dönüşebiliyor. Çoğul gebelik sevimli gibi görünse de riskli sayıldığından transfer edilecek embriyo sayısına doktor ve hastanın birlikte karar vermesi gerekiyor. Transfer edilmeyen embriyolar dondurularak 5 yıl saklanabiliyor.

yaptırdım, mutlaka sezaryen doğum yaptırmalıyım ! YANLIŞ

“Tüp bebek gebelikleri risklidir ve mutlaka sezaryen ile doğmalıdır” düşüncesi yanlış. Riskli gebelikler anne ya da bebeğe bağlı çeşitli nedenlerle; örneğin annenin hipertansiyon, diyabet gibi sistemik hastalıkları, ileri anne yaşı (40 ve üstü), erken doğum ya da çoğul gebelikten olabiliyor. Normal giden ve tek bir bebek olan gebelik sadece tüp bebek ile oluştu diye yüksek riskli olmuyor. Diğer tüm gebeler gibi uygun hallerde ve istenirse normal doğum yapılabiliyor.

HAMİLELİK ÖNCESİNDE…

 İlk 3 ay hamile kalınamazsa ciddi sorun vardır! YANLIŞ

Çalışmalar yeni evlenen ve hamilelikten korunmayan bir çiftin 12 ayda gebelik şansının yüzde 85 olduğunu ortaya koyuyor. En yüksek gebelik şansı ilk 5-6 ayda olsa da, sonraki 6 ayda da önemli oranda gebelik oluyor. Bir yıl geçmesine rağmen gebelik yoksa o zaman araştırmaya başlamak gerekiyor. Kadının yaşının 35’ten büyük olduğu durumlarda bir yıl yerine 6 ay beklemek yeterli. 35 yaşından sonra azalan yumurta rezervi nedeniyle araştırmaya ve gerekli ise tedaviye başlanıyor. Bazı hallerde ise gebelik için hiç beklenmeden araştırma yapmak gerekebiliyor. Bunlar; kadın birden fazla yumurtalık ameliyatları geçirmişse (çikolata kisti gibi), çocukluk çağında kanser tedavisi almışsa (kan kanseri gibi), komplike karın içi ameliyatı geçirmişse (apandisit delinmesi gibi), birkaç defa kürtaj olmuşsa, ailede erken menopoz öyküsü varsa. Erkek tarafında ise çocukluk çağı kanser tedavisi almış olması, geç yaşta yapılan inmemiş testis ameliyatı, iki taraflı kasık fıtığı ameliyatı, kabakulak geçirilmesi gibi durumlarda hiç beklemeden araştırma yapılıyor. Bu nedenlerle başvuran çift ve doktor arasında detaylı bir sohbet olması, açık iletişim kurulması ve hiçbirşey saklanmaması önemli.

Çocuğunun olmasını isteyen erkekler cinsel perhiz yapmalı! YANLIŞ

“Hamilelik olması için erkek bir süre cinsel perhiz yapmalı ve sperm biriktirmelidir; cinsel ilişki doğru günde tek bir kez yapılmalıdır” inanışı da yanlış. Testislerde sperm üretimi sürekli olup sperm yapımı yaklaşık 90 gün sürüyor. Her gün 90 gün önce üretilmeye başlanan spermler döllemeye hazır hale geliyor, sıralar halinde geçit yapan askerler gibi her gün yeni sperm hücreleri olgunlaşıyor. Sperm kanallarında 3 defa boşalmaya yetecek kadar sperm depolanıyor. Sperm kanallarında bekleyen ve uzun süre boşaltılmayan spermler hem hareket açısından yavaşlamaya hem de DNA açısından hasarlanmaya başlıyor. Spermlerin kanallarda 7 günden fazla beklememesi gerekiyor. Sperm boşaltıldıktan sonra kadın rahminde 2 gün canlı kalabiliyor. Yumurta ise 2 gün döllenmeyi bekleyebiliyor. Bu nedenlerle yumurtlama günü civarında (+, – iki gün) sık cinsel ilişki hamilelik şansını artırıyor.

İlişki sonrası yataktan kalkmamak şansı artırır! YANLIŞ

Prof. Küçük, “İlişki sonrası yataktan kalkmamak, kalça altına yastık koyarak beklemek hamilelik şansını artırır” düşüncesinin de doğru olmadığını söylüyor. Hareketli sperm hücreleri vajinaya boşaldığında daha ilk anda kuyruk hareketleri ile yüzerek rahim ağzından içeri giriyor. Spermlerin bazıları hemen rahim ve tüplere doğru yüzerken, bazıları da rahim boynundaki girintilerde dinleniyor, enerji topluyor, daha sonra hızla yukarı gidiyor. Küçük, “Kadın ayağa kalktığında akan sıvı prostat ve seminal bez salgılarıdır; bu sıvının geri gelmesi hamile kalmayı engellemez. Bazı kadınlar sperm geri aktığı için hamile kalamadıklarını iddia etseler de doğru değildir” diyor. Diğer yandan, bazı kadınlar ilişkiden sonra yıkanarak hamilelikten korunmaya çalışır. Bu da işe yarayan bir yöntem değil. Çünkü yıkayarak vajinadan alınabilen kısım, sadece prostat sıvıları olup, sperm hücreleri çoktan rahim kanalına gitmiş oluyor.

Bebeğimin cinsiyetini belirleyebilirim! YANLIŞ

Belirli bir diyet, ilişki günü ve pozisyonu ile bebeğin cinsiyetini ayarlamak mümkün değil. Yüzyıllardır tutulan doğum kayıtlarından çıkarılan istatistiklere göre her 100 kız bebeğe karşın 10 erkek bebek doğuyor.

Başka bir deyişle, bir bebeğin erkek olma olasılığı yüzde 50,5, kız olma olasılığı yüzde 49,5. Bebeğin cinsiyetini erkekten gelen sperm belirliyor. Erkek genetik yapısı 46 XY şeklinde olduğu için spermlerin yarısı X, diğer yarısı Y kromozomu taşıyor. Bu bilimsel bir gerçek ve herhangi bir diyet vs ile değiştirilemiyor. Yani ekşi yenerek “Ayşe”, tatlı yenerek “atlı” olması söz konusu değil.

Kanser tedavisi görenler çocuk sahibi olamazlar! YANLIŞ

Kanser tedavisi genellikle üç şekilde yapılıyor; cerrahi, kemoterapi, radyoterapi. Kemoterapi ve radyoterapi erkekte testislere, kadında rahim ve yumurtalıklara etki ederek kısırlığa sebep olabiliyor. Ergenliğe erişmiş bir erkek kanser tedavisi başlamadan önce sperm dondurarak ileride çocuk sahibi olabiliyor. Ergenlikten önce ise henüz sperm üretimi olmadığından; bu durumda testisten biopsi yapılarak alınan doku saklanıyor. Kadınlarda ise yumurta dondurma ya da döllenmiş yumurta (embriyo) dondurma seçenekleri var. Ergenlik çağına ulaşmamış kız çocuklarında da yumurtalık dokusu dondurmak onları gelecekte anne yapmaya ve menopozu geciktirmeyi mümkün kılıyor.

Anne adayları dikkat yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Gebelikte röntgen

$
0
0

Gebelikte röntgen yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Anne adaylarının gebelik sırasında X-ray ışınlarına maruz kalması, gebeliği riske atabiliyor. Özellikle tanısal amaçlı çekilen röntgen filmleri, bebeğin gelişim sürecini olumsuz yönde etkileyebiliyor

Röntgen veya tomografi filmlerine her ne kadar olumsuz bakılsa da bazı sağlık durumlarında ihtiyaç duyulabiliyor. Ancak X-ray ışınları kullanılarak çekilen bu filmler, bir yandan vücutta gelişen hastalıkların teşhis ve tedavisine katkı sağlarken diğer yandan da ciddi şekilde radyasyon yayımına yol açıyor. Normal şartlarda dahi bireylere zarar veren radyasyon, gebelik sürecinde ise hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından bir hayli risk oluşturabiliyor.

Central Hospital’dan Radyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Çetin Öner, gebelikte röntgen çekimi hakkında önemli uyarılarda bulundu:

“BEBEKTE GELİŞİM GERİLİĞİNE YOL AÇIYOR”

Gebelik süresince radyasyona ya da X-ray ışınlarına aşırı maruz kalmak anne adayında doku hasarları, bebekte ise gelişim geriliği yaşanmasına yol açabiliyor. Ayrıca bebekte, anne karnında birtakım anomalilerin ve nörolojik rahatsızlıkların yanı sıra bebek kaybına kadar birçok problemin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabiliyor. Ancak bu sonuçlar, anne ve bebeğin aldığı radyasyonun dozuna ve maruz kalınan radyasyonun gebeliğin hangi dönemine denk geldiğine göre de değişiklikler gösterebiliyor. Anne adayları hamile kaldığını fark etmeden röntgen filmi çekimine girebiliyor. Böyle problemler ise çoğunlukla bu hamile gruplarında görülüyor. Bu konuda yapılan çalışmalar, 5 rad ve altındaki ışın miktarını almış olan gebeliklerde fetusun zarar görme olasılığının çok düşük olduğunu ortaya koyuyor.

“RADYASYON ORANI 15 RAD’I GEÇMEMELİ”

Eğer röntgen işlemi, 2. ile 8. hafta arasında ve 1 defaya mahsus yapılmışsa bebeğe bir zarar vermez. Röntgen nedeniyle alınan radyasyon oranı 15 rad’dan az ise bebek için herhangi bir risk oluşmaz. Ancak radyasyon oranı 15 rad’dan fazla ise gebeliğin sonlandırılması gerekebilir. Ayrıca teşhis ya da tedavi sırasında birden fazla röntgen çekimi gerekiyorsa ve anne adayı gebeliğinden bu görüntüleme işlemlerinden sonra haberdar oluyorsa, dozun hesaplanması için mutlaka bir radyoloji uzmanına başvurmalıdır.

“DİŞ, AKCİĞER, KOL VE BACAK RÖNTGENİ ÇEKİLEBİLİR”

Gebelik süresi içinde röntgen çekimine ihtiyaç duyuluyorsa bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. Örneğin; diş, akciğer, baş, kol ve bacak gibi bölgeler için röntgen çekimlerinde, radyasyon direkt alt karnı hedef almayacağından yaydığı enerji de düşük olacaktır. Bu nedenle de bebek için herhangi bir gelişim geriliği ya da doğumsal sakatlık riski oluşmayacaktır. Ancak üreme organlarının ve karın bölgesinin direkt olarak radyasyona maruz kalması bebeğin hızla gelişmekte olan hücrelerinde birtakım değişimlere sebep olabilir. Hatta bu durum, bebeğin ileriki dönemlerde kansere yakalanma riskini de tetikleyebilir.

“MR VE ULTRASON ZARARLI DEĞİL”

Gebelik süreci ile ilgili merak oluşturan bir diğer konu ise, MR ve ultrason işlemlerinin anne ve bebek sağlığı açısından sakınca oluşturup oluşturmadığıdır. Bilinmesi gerekir ki gebelik sürecinde MR çekimi, anne ve bebek için herhangi bir zarara yol açmaz. Eğer gebelikte MR yöntemiyle bir tanı belirlenmesi gerekiyorsa bu işlemin kullanılmasında bir sorun yoktur. Yine tanı amaçlı ultrason yöntemine ihtiyaç duyuluyorsa ses dalgalarının 1,0 olması gerekir. Anne ve bebeğe verilen dalgalar düşük derecede olduğu müddetçe herhangi bir risk oluşmaz.”

Gebelikte röntgen yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Sabah bulantısına ne iyi gelir?

$
0
0

Sabah bulantısına ne iyi gelir? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Birçok kadın hamileliğin ilk haftalarında sabah bulantısını yaşıyor ve bu da tüm gün yorgunluğa sebep oluyor. Sabah bulantısının bütün gününüzü etkilemesini istemiyorsanız bilmeniz gerekenler…

Sabah bulantısına ne iyi gelir?

Yatağınızın yanında hafif yiyecek bulundurun
Tam tahıllı krakerler gibi hafif atıştırmalıkları yatağınızın yanında bulundurun. Uyanır uyanmaz ufak bir parça yiyerek mide bulantısını bir süreliğine erteleyebilirsiniz.
Su için
Kustuktan sonra vücudunuz sıvı kaybedecektir. Bu yüzden gün içinde yeteri kadar su içmeyi ihmal etmeyin. Bu sizi daha iyi hissettirecek, cildiniz susuz kalmayacaktır.
Sıcak yemeklerden kaçının
Sabah bulantısı olduğunda, soğuk veya oda sıcaklığındaki yiyecekleri tüketmeniz önerilir. Sıcak yiyeceklerin soğuk yiyeceklere göre daha ağır kokusu olduğundan mide bulantısını tetikler.
Tetikleyen şeylerden uzak durun
Sabah bulantısında, bazı belli kokular sizi yemekten daha kötü hissettirir. Bunun farkında olun ve en çok mide bulandıran şeyi tespit edin. Bu çok sevdiğiniz parfümünüz de olabilir, patlamış mısır gibi bir yiyeceğin kokusu da…
Sabah bulantısına ne iyi gelir?

Sabah bulantısına ne iyi gelir?

Zencefil tüketin
Zencefilin mide yatıştırıcı güçlü bir etkisi vardır. Hastayken mutlaka mutfakta olması gereken zencefilin, sabah bulantısına da iyi geldiği görülmüştür.
Sıcak bir su veya çaya, bir dilim zencefil ekleyin ve bir yudum almayı deneyin.
Az ve sık yiyin
Bir oturuşta çok fazla yemek sindirim sisteminizi zorlayacaktır. Bu yüzden büyük öğünler yemek yerine bunları gün içine yayın. Az az ama sık sık yiyerek vücudunuzun daha iyi hissetmesini sağlayın.
İçinize kapanmayın
Nasıl hissettiğiniz hakkında açık olun. Sabah bulantınızın bütün gününüzü berbat etmesine izin vermeyin, gerekirse o gün işe gitmeyin.

Eşinize karşı dürüst olun ve size destek olmasına izin verin.

Mide bulantısı boyunca sessiz kalmanız, sizi daha kötü hissettirecektir. Bu yüzden içinize kapanmayın, derdinizi anlatın, konuşun.
Kaynak: Milliyet.com.tr / Pembenar

Sabah bulantısına ne iyi gelir? yazısı ilk önce Kadınlar Kulübü üzerinde yayınlanmıştır.

Viewing all 239 articles
Browse latest View live